| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  fort | kalabalık kamu taşıtlarında, başkalarına sürtünme, önünü sürttürme eylemi | isim | 
|  fort atmak | fort (bakınız) eylemini yapmak | deyimfort  | 
|  fortçu | Taşıtlarda kalabalıktan yararlanarak başkalarına sürtünen, sarkıntılık eden kimse | |
|  fortçuluk | fort (bakınız) yapma eylemi. fortçu'nun (bakınız) edimi | |
|  fos | Sonu boş olan (iş, olay) | |
|  fos çıkmak | (bir kimsenin) sanıldığı gibi iyi, cesur vb. olmadığı ortaya çıkmak, belli olmak | deyim | 
|  fos dalga | kancıkça hile yapma, tuzak kurma, oyun etme | deyim | 
|  fosforlu | Işıklı, parlak olan | |
|  fosil | Düşünce, yaşayış biçimi vb. bakımlardan çağın gerisinde kalmış kimse | |
|  fosilleşmek | Gerilemek, köhneleşmek | |
|  foslamak | Fos çıkmak – | fiil | 
|  foslatmak | Yanlışını veya hilesini ortaya çıkararak birini bozmak, utandırmak | fiil | 
|  fostik | bakınız fos | |
|  foto | eski. kötü, olumsuz | sıfat | 
|  fotofili | telefonda, özellikle cinsel konularda uzun uzun konuşma | isim | 
|  fotoğraf | görünüm – | |
|  fotoğraf olmak | (birisinin) ilk sabıkası resmi kayıtlara geçmek | deyim | 
|  fotoğrafını çıkarmak | (birisine) nah işareti yapmak, fika göstermek | deyim | 
|  fotoyla kaçırmak | bir taşıtı, bir kimseyi, bir işi kıl payı kaçırmak; yetişememek | deyim | 
|  fransız | (Bir konu hakkında) Bilgisiz kimse | sıfatisim | 
|  fransız salatası | karmakarışık biçimde duran iskambil kâğıtları | deyim | 
|  freni patlamak (veya tutmamak) | bir iş denetimden çıkmak | |
|  frenleri boşaltmak | (bir güzellik, bir çıkar vb. karşısında) kendisini kapıp koyvermek, gevşemek, özdenetimini yitirmek | deyim | 
|  frigo | Sevimsiz, soğuk kimse | |
|  frikik | Giysinin kazara açılmasıyla göğüs veya bacağın görünmesi | |
|  frikik vermek | göğüs, bacak gibi vücudun belirli bölümlerini, bilerek veya bilmeyerek gereğinden fazla açarak göstermek | |
|  frikik yakalamak | bilerek veya bilmeyerek gereğinden fazla açılmış olan göğüs, bacak gibi vücudun belirli bölümlerini görmek | |
|  fruko | (1965'ten sonra) toplum polisi | isim | 
|  ful | dolu | sıfatkomple  | 
|  ful casus | alay yollu bilgili görünen cahil | deyim | 
|  fular | bir kadın veya kız ile bir erkek travesti (ya da transseksüel) arasındaki cinsel ilişki, sevişme | isim | 
|  fularcı | erkek travesti-lerle (ya da transseksüellerle) cinsel ilişkiye girmekten hoşlanan (kadın veya kız) | sıfatisim | 
|  funda | atlama | isimfonda  | 
|  futbolcu | sağa sola ilgi duymayan, siyasal-top-lumsal sorunlar hakkında bilgisi, görüşü olmayan (kimse) | sıfatisim | 
|  fülfül | bakınız keyif | |
|  füze | (kızda, kadında) iri ve özellikle dik göğüs | isim | 
|  füze gibi | (kızda, kadında) iri ve dik memeleri nitelemek için kullanılır | deyim | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.