| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  dam ağası | Hapishane tutukevi gibi yerlerde egemenlik kurmuş mahkûm mapuşane koğuş dayısı | deyim | 
|  dama demek | tükenmek – | |
|  damaksız | Tat alma duyusu zayıflamış olan veya bu duyuyu tamamen yitirmiş olan (kimse) | |
|  damar | Soy, yaradılış | |
|  damarcı | Damardan uyuşturucu zerkine alışkın tiryaki kimse | sıfatisim | 
|  damardan girmek | karşısındaki kişiyi en fazla etkileyebilecek noktadan konuya girmek | |
|  damarlı | huysuz | |
|  damarsız | damarı bozuk | |
|  damat | Eşcinsel ilişkide aktif durumda olan kimse | isimgelin  | 
|  damga | Bir kimsenin adını kötüye çıkaran, yüz kızartıcı durum – | |
|  damga vurmak | iz bırakmak – | |
|  damgalamak | Bir kimseye, gerçeğe dayanmadan herhangi bir özellik veya nitelik yüklemek | |
|  damgalı | Kendisine yüz kızartıcı bir suç yüklenmiş olan | isim | 
|  damıtmak | Daha öz ve saf bir duruma getirmek – | |
|  damla | Kalbe inen felç | |
|  damlacı | prostatlı, yaşlı adam | sıfatisim | 
|  damlamak | Bir yere çağrılmadan, çekinmeden gitmek – | fiil | 
|  damperli | iri, tombul kalçalı kadın, kız | sıfat | 
|  dan dun etmek | anlamsız konuşmak; boşa konuşmak; yapamayacağı şeyleri söylemek | deyim | 
|  dana | Danimarka para birimi, Danimarka kronu | isim | 
|  dandik | Düşük nitelikli (uyuşturucu madde vb.) – Celalettin Çetin | sıfat | 
|  dandikten | sahte, göstermelik | sıfatzarf | 
|  dandini bebek | Yaşına yakışmayacak davranışlarda bulunan kimse | |
|  dandun | Anlamsız, boş gürültü | deyimtantuna gitmek  | 
|  danduna gitmek | deyimtantuna gitmek  | |
|  dangalak | Akılsız, düşüncesiz kimse – | |
|  dangıl | kaba saba, nezaketsiz, hödük | sıfat | 
|  danikavak | kumarda parası bitip tefeciden ya da bir başkasından faizle aldığı parayla oynayan kişi | isim | 
|  daniska | Çok iyi, en iyi, en güzel, en seçkin – | isim | 
|  dans etmek | tutarlı davranmamak | |
|  dar | Sıkıntılı olan – Memduh Şevket Esendal | |
|  dar zaman | Zorluk, üzüntü, sıkıntı ve yokluk içinde geçen süre; dar vakit – | |
|  daralmak | güçleşmek | |
|  daraşlık | Sıkıntılı ortam, durum | |
|  darbe | Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay – | |
|  darbelemek | Yıkıma uğratmak | |
|  darboğaz | Toplumun, çözümlenmesinde güçlüklerle karşılaştığı bunalımlı durum | |
|  darı | mısır | |
|  darlık | Geçim zorluğu; müzayaka | |
|  darmadağın etmek | dayak atıp iyice dövmek – | |
|  darmadağın olmak | kötü bir biçimde dövülmek | |
|  darphane | kumar oynanan yer; bitirim yeri; kumarhane; kumar oynanan kahvehane | isim | 
|  dasnik | pezevenk | isim | 
|  dava | sorun – Yahya Kemal Beyatlı | |
|  dava (veya davayı) kaybetmek | bir konuda çabası boşa gitmek, olumlu sonuç alamamak | |
|  dava (veya davayı) kazanmak | bir konuda olumlu sonuca ulaşmak | |
|  davar gütmek | işe yaramayan, aptal veya acemi insanları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak | |
|  davlumbaz | gövdenin arka tarafı, sırt; kıç, kalçalar | isim | 
|  davul | kalçalar, kıç | isim | 
|  davul çalmak (veya dövmek) | bir şeyi herkesin haber alabileceği biçimde ortalığa yaymak | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.