İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
carmak | rakı | isim |
carmakçur | rakı | isimgarmircur |
carmakçur yapmak | rakı içmek | deyim |
carrom | züppe, snop | isim |
cart | birisinin bir şeyi yanlış söylemesi, abartması vb. durumlarda söylenir | ünlem |
cart (veya zırt) kaba kâğıt | yüksekten atana veya çalımlı bir tavır takınana karşı "senin bu tavrına değer verilmiyor" anlamında kullanılan bir söz | |
cart kaba kâğıt | birinin bir şeyi yanlış söylemesi, abartması gibi durumlarda söylenir | deyim |
carta | yellenme | |
cartadak | Birdenbire ve gürültü ile; cartadan – | |
cartadan | cartadak – | |
cartayı çekmek | ölmek – | |
cartlamak | ölmek | fiil |
cav cav | gevezelik; boş yere konuşma | deyim |
cav cav etmek | gevezelik etmek; boşuna konuşmak | deyimcav yapmak |
cav yapmak | gevezelik etmek; boşa konuşmak | deyimcav cav etmek |
cavalacoz | Değersiz, önemsiz, derme çatma olan – | sıfatisim |
cavlağı çekmek | ölmek, ölüp gitmek | deyim |
cavlak | Parasız, işsiz güçsüz olan | |
cavlamak | Tüyünü dökmek, çıplak kalmak | fiil |
cavlaşmak | ciddiyetini yitirmek, cıvımak | fiil |
caz | Gevezelik, boşa konuşma | |
caz yapmak | Gevezelik etmek, boşa konuşmak – | |
cazgır | fitneci | |
cazibeli | İlgiyi, dikkati üzerinde toplayan – | |
ce demeye mi geldin? | "bu kadar az oturmaya mı geldin?" anlamında kullanılan bir söz | |
cebbar | Becerikli, açıkgöz, tuttuğunu koparan (kimse) | |
cebel | Sahipsiz, boş toprak | |
cebellebe | cebe atma, alıp cebine koyma | isimdeyim |
cebellezi | Hakkı olmayan bir şeyi kendisine mal etme, çalma – | isim |
cebellezi etmek | cebine atmak, alıp cebine koymak | deyim |
cebi delik | Tutumlu olmayan (kimse) – | |
cellat | Acımasız, katı yürekli, kolaylıkla suç işleyen | |
cenaze | yavaş davranışlı, ağır hareketli kimse; miskin | isim |
cenazeyi kaldırmak | ortada kalan bir işi bitirmek | |
cenk | Büyük mücadele – | |
cenkleşmek | tartışmak – | |
cennet | Herhangi bir şeyden fazlasıyla bulunan yer | |
cennet kuşu | Güzel, alımlı kadın – Tarık Buğra | |
cennet mavisi | LSD (lizerjik asit dietilamid) | deyim |
cennet öküzü | Zamparalık yapmayan evli erkek | |
cennet tozu | kokain | deyim |
cep astarı | para çantası, cüzdan, portföy | deyim |
cep faresi | yankesici – | |
cepçi | yankesici – | isim |
cepçilik | cepçi’nin yaptığı iş | isim |
cephane | uyuşturucu madde; özellikle afyon | isim |
cephe | Bir şeyin veya kişinin belli bir bakış açısı ile ele alınan, üzerinde durulan niteliği – | isim |
ceplemek | Cebine indirmek – | fiil |
cereme | fiyat, eder | isim |
ceren | ceylan – |