(Sınav) Kolay, zahmetsiz geçmek
Damardan uyuşturucu zerkine alışkın tiryaki kimse
(Kadın ya da pasif eşcinsel erkek için) Cinsel ilişkide bulunmak, bir erkek tarafından kullanılmak
"Rast gelmeyen, yâr olmayan, kötü talih veya kader" anlamında kullanılan bir söz; kambur felek –
(Futbol vb. oyunlarla ilgili olarak) Sayı yapmayı, gol atmayı, yenmeyi nitelemek için kullanılır
Güçlenmek, güç kazanmak
İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
zartayı çekmek | ölmek | |
zartçı | Yalancı. Uydurukçu. Abartıcı. | isim |
zarvo | Polis, polis memuru. Also spelled as ZARBO. | isim |
zavak | Çapkın erkek; zampara | isimeski |
zavallı | Gücü bir şeye yetmeyen – | |
zavzav | Durumu acıklı (kimse), zavallı | sıfat |
zayıf | Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan | |
zayıf düşmek | güçsüzleşmek – | |
zedelemek | Zarar vermek, zarara uğratmak – | |
zehir | Büyük üzüntü, acı, keder, sıkıntı – | |
zehir hafiye | Kimseye göz açtırmayan, sert yaradılışlı kimse | |
zehir kesilmek | ortalık ümit, sıkıntılı bir durum olmak – | |
zehir zemberek | Son derece sert, hakaret dolu – | |
zehirlemek | Birine zararlı düşünceler, zararlı duygular aşılamak – | |
zehirlenmek | Zararlı düşünceler edinmek | |
zehirli | Zararlı olan (duygu, düşünce vb.) – | |
zekâ | kafa | |
zekâ küpü | Bir kişinin zeki olduğunu belirtmek veya zekâsıyla alay etmek için kullanılan bir söz – | |
zekaî bey | Aptal, salak, geri zekâlı (kimse) | deyim |
zekât keçisi | Yetersiz olan | |
zekâvet | Anlayışı kıt, zekâ bakımından gelişmemiş kimselere karşı alay yollu kullanılır | isim |
zekeriya | Erkeklik organı, penis | isim |
zelzele | Birbirine özlem çekmiş iki kişinin cinsel birleşmesini, gerdek gecesi sevişmesini nitelemek için kullanılır | isim |
zembereği boşalmak (veya boşanmak) | kendini tutamayarak uzun uzun ve sesli gülmek | |
zerzevat | Değersiz, aşağılık (kimse) | isim |
zevk pudrası | Eroin | deyim |
zevkine gitmek | hoşuna gitmek | |
zeybek | ||
zeybek havası | Kısa ve net konuşma | |
zıbarıp yatmak | yatıp uyumak – | |
zıbarmak | ölmek – Tahsin Yücel | fiil |
zıbık | Yapay erkeklik organı, dildo – | isimeski |
zıbıkçı | Yapay erkeklik organı kullanmayı, mastürbasyon yapmayı âdet edinmiş kadın (kız) | isim |
zıbırtlamak | Saçma sapan konuşmak, saçmalamak | fiil |
zıddiyet | Geçimsizlik, çekemezlik, birbini sevmeme | |
zıkkımlanmak | Bir şeyler yemek – Sermet Muhtar Alus | |
zımbalamak | Bıçaklamak, bıçakla vurmak, öldürmek – | fiil |
zımbırtı | Adı hatırlanmayan veya söylenmek istenmeyen ufak ve değersiz bir şeyi anlatmak için kullanılan bir söz; zırıltı, zamazingo, zamkinos | |
zımpara | Sövgü, küfür | isim |
zımparadan geçirmek | (Birisine) Ağır küfretmek, çok sövmek | deyim |
zıngadak | Anında, birdenbire, hemen | zarf |
zıngırtı | Kargaşalık; kavga; arbede | isimeski |
zıpır | Şımarık ve delice tavırlı, hareketlerinde ölçüsüz; hırtapoz, zırtapoz, zirzop – | |
zıplamak | Gitmek, gidivermek. Kalkıp gitmek. | fiil |
zırıl | Deli, çılgın | sıfat |
zırtapoz | zıpır – | sıfatisim |
zırtıl | Dengesiz; çılgın; deli | sıfat |
zırtullahi kirmani | Allahın hödüğü, ne idüğü belirsiz olduğu halde bir önemi varmış gibi davranan (görünen) kimse" anlamında söylenir | deyim |
zırzır | Kurtuluşsuz deli, en son aşamadaki çılgın | isim |
zıvana | Esrarlı sigaranın ucuna takılan küçük karton boru, kamış vb. – |