| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
kol atmak | çevreye yayılmak, genişlemek, ulaşmak, uzanmak | |
kol gezmek | kötü durum ve davranışlar çokça olmak – | |
kol saati | "Nah" işareti, fika. "Hiçbir şey" anlamında kullanılır | deyim |
kolan | Yünden veya iplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak | |
koli | Cinsel birleşme | isim |
koli almak | Cinsel birleşmede bulunmak | deyim |
koli atmak | Laf atmak | deyim |
koli bağlamak | Cinsel birleşmede bulunmak üzere anlaşmak | deyim |
koli kesmek | Cinsel birleşmede bulunmak, düzüşmek | deyim |
kolika | Makyaj | isim |
kolileşmek | Cinsel birleşmede bulunmak | fiil |
kolpa | dalavere | |
kolpo | dalavere – | isimkolpo çevirmek |
kolpo çevirmek | kumpas kurmak – | |
kolpo oynamak | Hile yapmak, dalavere yapmak | deyim |
kolpoya düşmek | Tuzağa düşmek, oyuna gelmek, dalavereye kanmak | deyim |
kolpoya düşürmek | Tuzağa düşürmek, oyuna getirmek, dalavere yapıp aldatmak | deyim |
kolpoya gelmek | Eş anlamlı KOLPOYA DÜŞMEK | deyim |
koltuk | genelev – Hüseyin Rahmi Gürpınar | |
koltuk değneği | Başkalarına destek olan kişi | |
koltuk vermek | koltuklamak | |
koltukçu | Yüze karşı övmeyi huy edinmiş kimse | isimkoltukçuluk |
koltukçuluk | Yüze karşı övmeyi huy edinme | |
koltuklamak | pohpohlamak – | |
kolu uzun | Gücü yeter, sözü geçer | |
koma | Çok sarhoş olma durumu. Sarhoşluktan bilincini yitirme | isim |
komak | ||
komalık etmek | çok sinirlendirmek | |
komanço | ||
komando | Vurucu kuvvet | |
komaya girmek | kendinden geçecek kadar sinirlenmek, şaşırmak, üzülmek | |
komaya sokmak | Öldüresiye dövmek; dövdüğü kişiyi ölecek hale getirmek | deyim |
komple | (Meyhane, randevuevi, genelev vb. için) Dolu, boş yeri kalmamış, yeni müşteri alamayacak kadar meşgul | sıfat |
kompliman | koltuklama – | |
kon etmek | Dövmek | deyimeski |
konargöçer | Göçebe bir hayat süren, bir yere sürekli yerleşmeyen (aşiret, oba vb.); göçerkonar | |
konca | Kaliteli esrar | isim |
kondurmak | Yakıştırmak, haksız yere birtakım eksiklikler isnat etmek, üzerine yormak – | fiil |
konmak | Bir şeyi emeksiz edinmek – | |
kont | Bir tür uyuşturucu, hidromorfona | isim |
kontak | Ruh sağlığı yerinde olmayan, dengesiz olan | |
kontak atmak | dengeyi kaybetmek, sinirlenip olağan dışı davranmak | |
kontak kapatmak (veya kapamak) | bir olayı protesto etmek için sürücüler trafiğe çıkmamak, taşıtlarıyla trafiği engellemek veya bir süre bulunduğu yerde kalıp motoru durdurmak | |
kontes | Kadın öğretmen | isim |
kontra gitmek | (Birisine) Ters davranışlarda; onun istemediği davranışlarda bulunmak; aksi gitmek | deyim |
kontratsız | Bir erkekle nikâhsız bir ilişki sürdürmekte olan kadını nitelemek için söylenir | sıfat |
kontrol kalemi | Erkeklik organı, penis | deyim |
kontrpiyede kalmak | beklediği sonuca ulaşamamak | |
konuşmak | Şık ve zarif görünmek | |
konyalı | Beş bin liralık banknot | isim |