Esrik, kendisini bilemeyecek kadar sarhoş kimse.
belinlemek –
Balık akını
çok az olan para vb. şeyler için azlığı belirtmek üzere kullanılan bir söz
İleri düzeydeki meslek ve bilim adamları ile uzmanların bir başka gelişmiş ülkede yerleşip çalışmak amacı ile kendi ülkelerinden ayrılması –
İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
harman | Herhangi bir şeyin çok bulunduğu yer | |
harman sonu | Büyük bir varlık veya işten sonra kalan bölüm | |
harmandalı | Sarhoş durumda olma – | |
harmanlık | Harman olma durumu | isim |
harmanlık kırmak | Tiryaki olduğu şeye (sigara, uyuşturucu vb.) açlığını gidermek | deyim |
harp | İskambil, tavla vb. oyun | isim |
harp açmak | bir konuda güçlü biçimde mücadele etmek, bir konuyu şiddetle savunmak – | |
hartalamak | ||
hartama | Kiremit yerine kullanılan veya kiremit altına konulan ince tahta | |
has | İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kimse) | |
has gacı | Gerçek kadın. Erkekten dönme, travesti ya da transseksüel olmayan (kadın, fahişe) | deyim |
has işlemek | Birisinin yemeğine ortak olmak | deyim |
hasbi | Sebepsiz yere | sıfat |
hasbi geçmek | Önem vermemek, üstünde durmamak; ince eleyip sık dokumamak | deyim |
hasır etmek | ||
hasır olmak | (Kumarda, özellikle iskambille oynanan kumar oyunlarında) Yenilmek | deyim |
hasıra sarmak | (Bir nesneyi) Çalmak, aşırmak | deyim |
hasıra yatmak | (Dolmuşçu, taksici için) O gün hiçbir iş yapamamak, boşta kalmak | deyim |
hasırcı | Hırsız | isim |
hasis | Bayağı, adi olan | |
haso | Asıl, esas | sıfat |
haspa | Kızlara, kadınlara şaka yollu söylenen bir söz – | |
hasretini çekmek | gereksinim duyduğu şeyi elde edememenin üzüntüsü içinde bulunmak | |
hasta | Parasız, züğürt olan | |
hasta etmek | bezdirmek, bıktırmak, usandırmak | |
hasta olmak | (Bir şeye, bir kimseye, bir duruma) Sinirleri bozulmak | deyim |
hastalık | Aşırı düşkünlük, tutku | |
hastane | Futbol oynanan yer, stadyum | isim |
hastar | Cinsel ilişki (özellikle aktif durumdaki erkek için) | isim |
hastar etmek | (Erkek için) Cinsel ilişkide bulunmak, düzmek | deyim |
hastır | "Defol", "halt etmişsin", "dediğin yanlış" anlamlarında kullanılır | ünlem |
haşan almaz basan alır | (Özellikle ÜÇKÂĞIT gibi oyunlarda) Oyunu oynatanın, "seyredip durmanın hiçbir işe yaramayacağı, oyuna girenin kazanacağı" anlamında söylediği kışkırtma sözü | deyim |
haşat | Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü – Necdet Şen | sıfat |
haşat etmek | HAŞAT olmasına yol açmak | deyim |
haşat olmak | HAŞAT niteliği taşımak; haşat duruma gelmek | deyim |
haşefesini alnına yapıştırmak | (Birisini) Döverek perişan etmek | deyim |
haşefesini sökmek | (Birisini) Son kuruşuna kadar dolandırmak; donunu bile almak | deyim |
haşerat | Değersiz ve zararlı kimseler | |
haşırt | (Futbol vb. oyunlarla ilgili olarak) Sayı yapmayı, gol atmayı, yenmeyi nitelemek için kullanılır | ünlemonomatopeyansılama |
haşırtatmak | (Birisini) Dövmek | fiil |
haşlama | Aptal, salak, budala | isim |
haşlamak | Sertçe paylamak, azarlamak – | |
haşnaktör | Çok yaşlı ve herkesçe bilinen edilgin eşcinsel erkek | isim |
hat karıştırmak | işleri, konuları birbirine karıştırıp beceriksizlik etmek | deyim |
hat olmak | Gelmek | deyim |
hataplamak | (Özellikle dilenci argosunda) Dövmek, vurmak | fiil |
hatay'a gitmek | Mastürbasyon yapmak, otuzbir çekmek. (Hatay ilinin trafik plaka numarası 31'dir.) | deyim |
hatem | Başvezir, sadrazam | isimeski |
hatem kerizi | Karagözcü argosunda Çengi oynatmaya verilen ad (Uğur Göktaş, Karagöz Terimleri Sözlüğü) | |
hatır belasına | Birine duyulan sevgi ve saygı dolayısıyla |