İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
uzaklanmak | Bir kişiye karşı nazlanmak – | |
uzaklaşmak | Yabancılaşmak, ilgisi azalmak – Reşat Nuri Güntekin | |
uzaklaştırmak | Yabancılaştırmak, ilgisiz bırakmak; kışkışlamak – | |
uzaktan güdümlü | Uzaktan yönlendirilen, uzaktaki başkaları tarafından yönetilen – | |
uzaktan kumanda | Kişiyi veya grubu dışarıdan yönlendirme | |
uzaktan merhaba | Yakın ahbaplık bulunmadığını veya istenmediğini anlatan bir söz | |
uzaktan uzağa | Birazcık, az buçuk, tam olmayarak – | |
uzamak | Gitmek, uzaklaşmak – Metin Kaçan | fiil |
uzanmak | yeltenmek | |
uzantı | Bir olay, durum veya akımın, içinde bulunulan zamana kadar gelen etkisi veya temsilcisi – | |
uzatmak | (birisini) yere düşürmek, yere sermek | |
uzatmaları oynamak | ölmek üzere olmak | |
uzaylı | Olaylardan, söylenenlerden habersiz olan | |
uzun | Birçok kez yapılan – | |
uzun boylu | Uzun süre – Sait Faik Abasıyanık | |
uzun etek | Şapşal, sallapati olan | |
uzun hikâye | Anlatması uzun sürecek olan, ayrıntıları çok konu | |
üç asla mahkûm olmak | durumu güçlüy-ken, durumu daha da güçlü birisiyle karşı karşıya gelmek zorunda kalmak | deyim |
üç ayak | darağacı, idam sehpası | deyim |
üç ayak gezmek | (erkek) sürekli abazan olmak | deyim |
üç buçuk | Yarım yamalak, üstünkörü olan – | |
üç buçuk atmak | çok korkmak | |
üç etek | bohçacı. gezgin satıcı kadın | deyim |
üç kuyucu | oğlancı, kulampara | deyim |
üç otuzunda | Çok yaşlı (kimse) – | |
üçkâğıda gelmek | kanmak, aldanmak. kandırılmak, aldatılmak | deyim |
üçkâğıda getirmek | kandırmak, aldatmak | deyim |
üçkâğıt | düzen | |
üçkâğıt açmak | üçkâğıt (bakınız) oyununu yönetmek, üçkâğıt oynatmak | deyim |
üçkâğıt atmak | hile yapmak | deyim |
üçkâğıtçı | Yalancı, dolandırıcı, hileci, düzenci kimse – | |
üçkâğıtçılık | Üçkâğıtçı olma durumu – | |
üçkâğıtlı | esrarlı sigara, içine esrar konulmuş sigara | isim |
üçlü | Üç kişiden oluşmuş | |
üçte biri | bakınız üçün biri | deyimüçün biri |
üçün biri | erkeklik organı, penis, zeker | deyim |
üçün birini almak | “Hiçbir şey kazanmamak, hiçbir şey almamak, alamamak” anlamında söylenen bir söz – | |
üflemek | düzmek | fiil |
üfleyici | (cinsel ilişkide) etkin durumda olan, erkek, fail | isim |
üfürmek | bakınız üflemek | fiilüflemek |
ülser almak | (birisini) kesici bir araçla karnından yaralamak | deyim |
üniversite | fuhuş yapılan yer: genelev, randevuevi. eş anlamlı mektep | isimmektep |
ürkütmek | çalmak, aşırmak | fiil |
üst perdeden | Yüksekten | |
üstenci | belirli bir suçu bir çıkar karşılığında üstüne alan kimse | isim |
üstten | Tepeden, yüksekten | |
üstünden geçmek | düzmek | deyim |
üstüne başına etmek | ağır bir biçimde sövmek | |
üstüne bir bardak (soğuk) su içmek | bir işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, o işten vazgeçmek | |
üstüne bir iki güneş doğmak | sabah yataktan geç kalkmak |