cinsel ilişkide pasif olan için erkeklik organının ucu girmek
Bir işin birlikte yapıldığı kimse; ortak. Sözcük, Alman argosunda da aynı anlamda kullanılır (Siegmund A. Wolf, Wörterbuch des Rotwvelschen)
kendini kaptırıp sürüklenmek –
Edilgin eş cinsel erkek
para –
Başkalarının sırtından geçinen (kimse)
| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
 uzaklanmak  | Bir kişiye karşı nazlanmak –  | |
 uzaklaşmak  | Yabancılaşmak, ilgisi azalmak – Reşat Nuri Güntekin  | |
 uzaklaştırmak  | Yabancılaştırmak, ilgisiz bırakmak; kışkışlamak –  | |
 uzaktan güdümlü  | Uzaktan yönlendirilen, uzaktaki başkaları tarafından yönetilen –  | |
 uzaktan kumanda  | Kişiyi veya grubu dışarıdan yönlendirme  | |
 uzaktan merhaba  | Yakın ahbaplık bulunmadığını veya istenmediğini anlatan bir söz  | |
 uzaktan uzağa  | Birazcık, az buçuk, tam olmayarak –  | |
 uzamak  | Gitmek, uzaklaşmak – Metin Kaçan  | fiil  | 
 uzanmak  | yeltenmek  | |
 uzantı  | Bir olay, durum veya akımın, içinde bulunulan zamana kadar gelen etkisi veya temsilcisi –  | |
 uzatmak  | (birisini) yere düşürmek, yere sermek  | |
 uzatmaları oynamak  | ölmek üzere olmak  | |
 uzaylı  | Olaylardan, söylenenlerden habersiz olan  | |
 uzun  | Birçok kez yapılan –  | |
 uzun boylu  | Uzun süre – Sait Faik Abasıyanık  | |
 uzun etek  | Şapşal, sallapati olan  | |
 uzun hikâye  | Anlatması uzun sürecek olan, ayrıntıları çok konu  | |
 üç asla mahkûm olmak  | durumu güçlüy-ken, durumu daha da güçlü birisiyle karşı karşıya gelmek zorunda kalmak  | deyim  | 
 üç ayak  | darağacı, idam sehpası  | deyim  | 
 üç ayak gezmek  | (erkek) sürekli abazan olmak  | deyim  | 
 üç buçuk  | Yarım yamalak, üstünkörü olan –  | |
 üç buçuk atmak  | çok korkmak  | |
 üç etek  | bohçacı. gezgin satıcı kadın  | deyim  | 
 üç kuyucu  | oğlancı, kulampara  | deyim  | 
 üç otuzunda  | Çok yaşlı (kimse) –  | |
 üçkâğıda gelmek  | kanmak, aldanmak. kandırılmak, aldatılmak  | deyim  | 
 üçkâğıda getirmek  | kandırmak, aldatmak  | deyim  | 
 üçkâğıt  | düzen  | |
 üçkâğıt açmak  | üçkâğıt (bakınız) oyununu yönetmek, üçkâğıt oynatmak  | deyim  | 
 üçkâğıt atmak  | hile yapmak  | deyim  | 
 üçkâğıtçı  | Yalancı, dolandırıcı, hileci, düzenci kimse –  | |
 üçkâğıtçılık  | Üçkâğıtçı olma durumu –  | |
 üçkâğıtlı  | esrarlı sigara, içine esrar konulmuş sigara  | isim  | 
 üçlü  | Üç kişiden oluşmuş  | |
 üçte biri  | bakınız üçün biri  | deyimüçün biri   | 
 üçün biri  | erkeklik organı, penis, zeker  | deyim  | 
 üçün birini almak  | “Hiçbir şey kazanmamak, hiçbir şey almamak, alamamak” anlamında söylenen bir söz –  | |
 üflemek  | düzmek  | fiil  | 
 üfleyici  | (cinsel ilişkide) etkin durumda olan, erkek, fail  | isim  | 
 üfürmek  | bakınız üflemek  | fiilüflemek   | 
 ülser almak  | (birisini) kesici bir araçla karnından yaralamak  | deyim  | 
 üniversite  | fuhuş yapılan yer: genelev, randevuevi. eş anlamlı mektep  | isimmektep   | 
 ürkütmek  | çalmak, aşırmak  | fiil  | 
 üst perdeden  | Yüksekten  | |
 üstenci  | belirli bir suçu bir çıkar karşılığında üstüne alan kimse  | isim  | 
 üstten  | Tepeden, yüksekten  | |
 üstünden geçmek  | düzmek  | deyim  | 
 üstüne başına etmek  | ağır bir biçimde sövmek  | |
 üstüne bir bardak (soğuk) su içmek  | bir işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, o işten vazgeçmek  | |
 üstüne bir iki güneş doğmak  | sabah yataktan geç kalkmak  |