| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
kuru | esrar – Halit Çapın | |
kuru kafa | Ölüm tehlikesinin simgesi olarak kullanılan baş iskeleti | |
kuru kuruya | boşuna – | |
kuru temizleme | Falaka; karakolda, tutukevinde sanığı falakaya çekme | deyimmerdane |
kuruçeşme'ye taşınmak | (Erkek için) Yaşlanmaktan dolayı artık cinsel ilişkide bulunmamak | |
kuruçeşmeye taşınmak | (Erkek) Yaşlanmaktan dolayı, artık cinsel ilişkide bulunmamak; ersuyu gelmemek | deyim |
kurukafa | Eroin | isim |
kurulaşmak | Özelliğini, gücünü, canlılığını yitirmek – | |
kurulmak | Övünür biçimde davranışlarda bulunmak, kasılmak | |
kuruluş | Yapı, yapılış, bünye | |
kurumak | Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak – Memduh Şevket Esendal | |
kurusıkı | blöf | |
kurusıkı atıcı | Korkutmak veya yıldırmak amacıyla aslı olmayan söz söyleyen | |
kurusıkı atmak | korkutmak veya yıldırmak amacıyla aslı olmayan söz söylemek | |
kuruş | Edilgin eşcinsel erkek | isim |
kurut | Kurutulmuş süt ürünü | |
kurutmak | Cılız duruma getirmek, zayıflatmak | |
kurutuvermek | Yok etmek – | |
kuskunsuz | Perişan, derbeder | |
kuskunu düşük | Gözden düşmüş (kimse) | |
kuskunu koparmak | Kaçmak, savuşmak | deyim |
kusmak | Bir olayı reddetmek – Tarık Buğra | fiilkokuşmak |
kusur | Erkeklik organının ucunda bulunan sünnet derisi, sünnet edilerek alınacak bölüm; gulfe – | isim |
kuş | (Dolmuşçu, minibüsçü için) Yolun kenarında, binecek araç bekleyen yolcu | |
kuş dili | Genellikle çocukların kelimelerin başına veya hecelerin arasına başka heceler ekleyerek oluşturdukları bir konuşma türü | |
kuş kaldıran | Erkeklik organının sertleşmesine yol açan (kimse, olay, özellikle yiyecek) | deyim |
kuşaklanmak | Çepeçevre sarılmak – | |
kuşçu | Muhabbet tellalı, fuhuş aracısı, pezevenk | isim |
kuşdili | Sözcükler arasına tekdüze heceler yerleştirerek uygulanan bir tür konuşma biçimi. Örneğin: [Be-ge-ne-ge] (ben) [sa-ga-na-ga] (sana) [bi—gi—ti—gi—gim] (bitiğim)... gibi | deyimaganigi |
kuşlama | Özensizce, gelişigüzel bildiri dağıtma | isim |
kuşlamak | (Bir sınav, bir ders için) Çok çalışmak; başka konularla ilişkisini keserek, yoğun biçimde çalışmak | fiilineklemek |
kuşu kalkmak | Erkeklik organı dikelmek – | |
kuşu ötmek | Erkeklik organı, cinsel birleşme ve dölleme yetisi taşımak – | |
kuşu uyanmak | (Yeni ergen erkek çocuk) Erkeklik organı sertleşir olmak | deyimkuşu ötmek |
kutsal mantar | Bir tür uyuşturucu madde; psilobine | deyim |
kutu | Bir kimsede, bir yerde, bir şeyde iyi veya kötü bir özelliğin fazlalığını belirten bir söz | |
kutu hakkı | (Kumarhane gibi yerlerde) Kazanan kişinin, kumar oynatan kişiye kazancından verdiği yüzdelik | deyim |
kutup | Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri – Necati Cumalı | |
kutupbaşı | Birbiriyle karşıt olan kutuplardan her birinin lideri | |
kuyruğu titretmek | ölmek – | |
kuyruğunu kıstırmak | birini güç bir duruma düşürmek | |
kuyruğunu kıvırmak | Korkmak, dehşete kapılmak nedeniyle sinmek | deyim |
kuyruk | Birisinin arkasına takılıp ondan ayrılmayan kimse | |
kuyu | İçinden çıkılamayan durum veya yer | |
kuyucu | Anal ilişkiden hoşlanan (aktif erkek) | sıfatisim |
kuzu | Deneyimsiz, toy kimse | |
kuzu dişi | peynir dişi | |
kuzu kuzu | Hiç ses çıkarmadan, karşı gelmeden, uysal bir biçimde – | |
kuzuluk | Yumuşak huyluluk | |
küçük | Makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse |