giyimi güzelce, ama bulunduğu yere ya da kendisine yakışmayan kimse
Etkisi azalmak
Bir kimse sevimli, hoşa gidecek bir duruma gelmek
Çok miktarda ve sık düşen, gelen şey
bir şeye hayran kalındığında söylenen bir söz –
Bir işi çok çabuk yapma, acele etme
| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
katır sidiği | Bira. AT SİDİĞİ de denir | deyim |
katır tohumu | 'inatçı, duyarsız' anlamlarında bir aşağılama sözü olarak kullanılır | deyim |
katkı | Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan | |
katkısız | Niteliği hiçbir etki ile değişmeyen, tam, bozulmamış | |
katlama | Mayasız hamurdan yapılan, peynirli veya peynirsiz pide; yufka | |
katlamacı | Bir tür dolandırıcı; özellikle, bozuk para verme rolü yapar, kâğıt para destesinde birkaç banknotu iki katlı tutup bu banknotları iki kez sayarak dolandırır | isim |
katlamak | Dövmek | fiilhavada katlamak |
katlanmak | Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek – | |
katma | Kıldan veya yünden yapılmış ip | |
katmak | Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak | |
katmandu'dan gelmek | Gecikmek, çok gecikmek | deyim |
katmer kaldırmak | karışıklık çıkarmak | |
katmerleşmek | Çoğalmak, artmak – | |
kavak | Çok uzun boylu (kimse); yapısı ince, boyu uzun (kimse) | sıfatisim |
kaval | Görgüsüz, kaba saba kimse | sıfatisim |
kavallamak | Sürekli konuşarak, hep aynı davranışlarda bulunarak (birisinin) canını sıkmak | fiil |
kavalye | Kibar erkek | |
kavanço | Değiştirme, aynı türden bir şeyin yerine bir başkasını koyma | isimkamanço |
kavanço edilmek | (Bir nesne, bir görev vb.) El değiştirmek | deyim |
kavanço etmek | KAVAN-ÇO (bakınız) eylemini yapmak | fiilkamanço etmek |
kavanoz | Fahişe | isim |
kavara | Balı alınmış petek | |
kavara çekmek | yellenmek | |
kâvâre | Esrar | isim |
kavat | pezevenk | |
kavga | Herhangi bir amaca erişmek, bir şeyi elde etmek veya bir şeye karşı koyabilmek için harcanan çaba, verilen mücadele | |
kavgacı | Bir amaç uğruna çaba harcayan, mücadele veren kimse | |
kavuk giydirmek | Aldatmak, kandırmak | deyimeski |
kavukçu | Yalancı | sıfateski |
kavurmak | Çok üzmek, yakmak, mahvetmek – | |
kayalara gelmek | Çok güç bir durumda olmak; olumsuz koşullarda bulunmak | deyimyaraklara gelmek |
kayar | Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi | |
kayarlamak | Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek | fiil |
kayarto | Ahlaksız kimse – | isimhıyarto |
kaydını görmek | (Birisini) Öldürmek | deyim |
kaydırmaca | Bir tür uyuşturucu kullanma yöntemi; eroin ya da kokain, kalaylı kâğıt üzerine konulup alttan ısıtılır, çıkan duman koklanıp çekilir | isim |
kaydırtmak | (Birisi) Cinsel ilişkide, edilgin olarak kullanılmaya göz yummak; kendisini düzdürmek | fiilkaymak |
kaygısız | Esrar | isim |
kaygusuz | ||
kayık | Hamamda giyilen nalın, takunya | isimeski |
kayıntı | Açlık bastırmaya, atıştırılmaya yarar yiyecek | isim |
kayıntı geçmek | Yemek yemek, karnını doyurmak | deyim |
kayıp | Mahvolmuş; yok olmuş, ölü | isimtipten kayıp |
kayıpsın | 'Neredesin, ne zamandır ortada yoksun' anlamında kullanılır | deyim |
kayış | Hırsızlık | isim |
kayış atmak | eş anlamlı KAYIŞA ÇEKMEK | deyimkayışa çekmek |
kayış dili | Hırsızlar arasında kullanılan argo | deyimeski |
kayış etmek | eş anlamlı KAYIŞA ÇEKMEK | deyimkayışa çekmek |
kayışa çekmek | Aldatmak, kandırmak | |
kayışlamak | eş anlamlı KAYIŞA ÇEKMEK | fiilkayışa çekmek |