| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
kamış atmak | eş anlamlı kamış koymak | deyim |
kamış atmak (veya koymak) | birine oyun etmek, arabozanlık etmek – | |
kamış bayramı | eski. cinsel ilişki; sevgiliyle yatıp kalkma | deyim |
kamış koymak | birisine bir oyun ederek işini bozmak | deyim |
kamışa su yürümek | Erkek çocukta erginlik çağı belirtileri görülmek, ergenleşmek | |
kamışı kırmak | (Erkek için) Zührevi hastalığa, özellikle belsoğukluğuna yakalanmak | |
kâmil | esrar, içilen esrar. (kâmil bey de denir.) | isim |
kampana | erbezi, husye | isim |
kampanacı | düzenbaz | sıfatisim |
kampanasını sökmek | (birisini) çaresiz bir duruma düşürmek | sıfatisim |
kamulaştırmak | çalmak, el koymak; (bir şeyi) çalıp başkalarının istifadesine sunmak | fiil |
kamyon | cinsel bakımdan, toplumda geçerli kurallara uygunsuz kadın. fahişe. | isim |
kan | soy | |
kan almak | (Birisini) Bıçak vb. kesici araçla yaralamak | |
kan doğramak | (Bir işi) Bozmak, engellemek | |
kan kaybetmek | güçsüzleşmek, etkisini kaybetmek | |
kan uyuşmazlığı | Düşünce ayrılığı içinde olma | |
kanamak | Manevi acılar yeniden etkisini duyurmak, depreşmek | |
kanatlandırmak | çalmak | fiil |
kanatlanmak | Çok sevinmek – | |
kanca | musallat, askıntı olan kimse | isim |
kancalamak | Bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşmek | |
kancık | Dönek, güvenilmez, kalleş (kimse) | |
kancıklık | Kancıkça davranış – | |
kandıralı | bön, anlayışı kıt kimse | isim |
kandil | kör kandil | |
kandilli | kör kandil | |
kanemi olmak | eski. utanmak. kızarıp bozarmak. mahçup olmak | deyim |
kangal | deve dikeni | |
kanı ayaklı | Çocukluk çağından çıkmış genç kız – Tarık Buğra | |
kanı bozuk | Soysuz (kimse) | |
kanı bozulmak | (bir şey, bir kimsenin) arapça duygularına çok aykırı gelmek | deyim |
kanı kurumak | bitkin, yorgun, cansız duruma düşmek | |
kanık | kanaatkâr | |
kanına ekmek doğramak | (Birisinin) Hayati çıkarlarına göz dikip bu çıkarı elinden almaya çalışmak | |
kanka | Yakın arkadaş; dost; kan kardeşi – | isim |
kanki | kanka | isim |
kanser | sigara | isim |
kanser ilacı | kaba saba, aptal, bön (kimse) | deyim |
kansız | korkak | |
kansızlık | korkaklık | |
kantar gitmek | ağır bir dille sövmek | deyim |
kantara çekmek (veya vurmak) | birini sınamak | |
kantarlı | Çok ağır | sıfatisim |
kantarlıyı atmak | ağır sövmek | deyim |
kantarlıyı çekmek | eş anlamlı kantarlıyı atmak | deyim |
kantin | aslı esası olmayan uyduruk, yalan (haber, söz.) | sıfatisim |
kantin atmak | yalan söylemek, uydurmak | deyim |
kapak | bazı iskambil oyunlarında uygulanan bir kâğıt çalma hilesi | isim |
kapak kâğıdına pişti vermek | çok dikkatsiz davranmak; hiç yapılmayacak bir yanlış yapmak | deyim |