İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
incir dolması | Erbezleri, husyeler. | deyim |
incitmebeni | kanser | |
incitmek | Kötü söz veya davranışla birini kırmak, üzmek; kıtlamak – | |
indiren | (Erkekte) Cinsel isteğin sönmesine yol açacak kadar çirkin, olumsuz davranışlı kadın ya da kız. | isim |
indirmek | (Erkeği) Cinsel doyuma ulaştırmak. | fiil |
inek | Çok çalışan öğrenci | |
inek aşkı | Karşılıksız aşk; tek yanlı aşk. | deyim |
inekçi | Ezberci, ezberleyerek öğrenen öğrenci | isimdeveci |
ineklemek | Çok çalışmak, ezberleyerek öğrenmek | fiilpineklemek |
ineklik | Aşırı çalışmaya rağmen anlayamama durumu | |
ineko | Aptal, salak. | isim |
infisah | kokuşma | |
infisah etmek | kokuşmak | |
ingiliz | İngiliz lirası, sterlin, pound. | isim |
ingiliz arması | eski. Şiddetli azarlama; ağır tekdir. | deyim |
inhina | Birine baş eğme, yumuşaklık gösterme – | |
iniş takımları | (Kızda, kadında) Bacaklar, baldırlar, belden aşağısı. | deyim |
inmek | vurmak | |
insan | Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli kimse; adam | |
insan kurusu | Çok zayıf (kimse) | |
insan müsveddesi | Bir insanda bulunması gerekli niteliklerden yoksun olan (kimse) | |
ip | (Kişiyle bağı açısından) Ev, hane. | isim |
ip takmak | Eşanlamlısı İPLEMEK. | deyimiplemek |
ipi çürük | Güvenilmez (kimse) | |
ipi kırık | Evsiz barksız, avare, serseri. | deyim |
ipi kırmak | Gitmek, savuşmak. | deyim |
ipil ipil | Parlak bir ışıkla yanarak, bir sönüp bir parlayarak | |
ipilemek | Az ışıkla yanmak – | |
ipilti | Hafif esinti – | |
ipimden aşağı kasımpaşa | Bakınız SİKİMDEN AŞAĞI KASIMPAŞA. | |
ipin ucunu kaçırmak | yönetimde veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü yitirmek – | |
ipini kesmek | Kumar, dolandırıcılık vb. yollarla bütün parasını almak. | deyim |
ipini koparmak | başıboş kalmak – | |
iplemek | Saygı göstermek, değer vermek – | |
iplikçi karının götü gibi ötmek | Sürekli gevezelik etmek, çok konuşkan olmak. | deyim |
ipsiz | Avare, evsiz barksız, serseri. | sıfat |
ipsiz sapsız | Birbirini tutmaz, anlamsız bir biçimde olan – Reşat Nuri Güntekin | |
ipten almak | zor bir durumdan kurtarmak | |
iskaleta | (iskambil oyununda kâğıtları dağıtan kişi) Kendisi kazanacak biçimde düzenlemek, düzmek. | isimdüzmek |
iskandil | İşin içyüzünü öğrenme, bilgi toplama, sorup soruşturma – | isimiskandil etmek |
iskandil etmek | gözetlemek – Osman Cemal Kaygılı | |
iskele almak | bir erkek, bir kadına sarkıntılık etmek | |
iskele babası | İşe yaramaz, sorumsuz | |
iskele olmak | (Erkek için) Bir kadın ya da kıza yanaşmaya çabalamak; sarkıntılık etmek | |
iskele yapmak | (Birisi) Bir çıkar sağlamak amacıyla, bir kimseyle yakınlık kurmaya çalışmak | |
iskelet | Bir şeyi oluşturan temel çatı – Falih Rıfkı Atay | |
iskeleye bağlamak | Bir eğlenceden sonra geceleyin birlikte kalınacak kimsenin evine gitmek. | deyim |
iskerlet | (Bir konuda) Eski, deneyimli. | |
iskonto | Sözün bir bölümünü söylenmemiş sayma | |
iskontolu | Bir bölümü söylenmemiş sayılan |