| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
tek bilek | Hep birlikte | |
tek dal | Tek sigara, tek tek satılan sigara | deyim |
tek göz | erkeklik organı, penis | deyim |
tek kâğıt | bir tek sigara açılıp içine esrar konularak yapılmış esrarlı sigara | deyim |
tek kâğıtlı | bir tek sigara açılıp içine esrar konularak yapılmış esrarlı sigara | deyim |
tek kale oynamak | bir işte sadece kendi düşüncelerini ve kurallarını geçerli saymak | |
tek kürek | (erkek için) mastürbasyon, otuzbir | deyim |
tek kürek kayıkçılık | (erkek için) mastürbasyon yapma, otuzbir çekme (alışkanlığı) | deyimtek kürek yalova |
tek kürek yalova | mastürbasyon yapma, otuzbir çekme (alışkanlığı) | deyimtek kürek kayıkçılık |
tek kürekle mehtaba çıkmak | mastürbasyon yapmak, otuzbir çekmek | deyim |
tek sesli | Değişik düşünceler dile getirilemeyen (ortam, toplum) | |
tek tabanca | Tek başına hareket eden kimse | |
tek taraflı | Tek bakış açısı olan; tek yanlı, tek yönlü | |
tek tek | hapishanede bir kişilik hücre; "ihtilaftan men" hücresi | deyim |
tek vücut | Hep birlikte | |
tek yönlü | tek taraflı | |
tek yürek | Hep birlikte | |
teke düşmek | Kumarbaz ya da kumar meraklısı Parasına özellikle göz dikmiş, daha usta, hileci bir kumarbazla teke tek oynama durumunda kalmak (oynama durumunda bırakılmak) | deyim |
teke düşürmek | Birisinin Teke düşmesini sağlamak | deyimteke düşmek |
tekel | Bir kişi veya kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç – | |
tekel bayii | Ayyaş, sürekli sarhoş, alkolik | deyim |
tekelci | Bir şeye, bir düşünceye tek başına sahip olma, benimseme, yayma taraflısı olan – | |
tekeline (veya tekellerine) almak | fikir, sanat vb. alanda kendi görüşünü hâkim kılmak | |
teker meker yuvarlanmak | iyi durumda olan bir kişi durumunu birdenbire yitirmek | |
tekerlek | Edilgin eşcinsel erkek | sıfatisim |
tekerlenmek | Durumu bozulmak, kötüye gitmek | |
tekke | Esrar içilen üstü kapalı yer | |
tekkeci | kahvehane sahibi, uyuşturucu satılan kahvehaneyi işleten kimse | isim |
tekkeye düşmek | kumarhane, kahvehane vb. yere gitmek | deyim |
teklemek | Kalp düzenli çalışmamak | |
teklik | lira – | isim |
tekme atmak (veya vurmak) | ihanet etmek | |
tekme yemek | ihanete uğramak – Memduh Şevket Esendal | |
tekmelemek | Nankörce davranmak | |
teksas | futbol maçlarında, stadyumun ayakta maç izlenen bölümü | isim |
tel cambazı | Çok kaypak davranan kimse | |
tel çekmek | yellenmek | deyim |
tel kırmak | gaf yapmak, hata etmek | deyim |
tel takınmak | teller takmak | |
tel tel dökülmek | çok başarısız olmak | |
tele-kız | müşterilerin telefon yoluyla bağ kurduğu fahişe, "call-girl" | isim |
telef | Boş yere harcama, yıpratma | |
telef etmek | mahvetmek, yok etmek – | |
telef olmak | mahvolmak | |
teleferik | iki yönlü eşcinsel erkek, hem pasif hem aktif olarak, ilişkiye giren eşcinsel | isim |
telefon arızalanmak | bir engelle karşılaşmak; yapacağı işi bir engel yüzünden yapamamak | deyim |
telefon etmek | işemek | deyim |
telefoncu | telefonla haberleşerek müşterisiyle buluşan fahişe. call-girl, telekız | isim |
telefondan çağırmak | bir ortamı, bir işi bilmeden bozan kimseyi oradan uzaklaştırmak için söylenir | deyim |
teleke | Uzun ve sert kanat telekleri |