giyimi güzelce, ama bulunduğu yere ya da kendisine yakışmayan kimse
Etkisi azalmak
Bir kimse sevimli, hoşa gidecek bir duruma gelmek
Çok miktarda ve sık düşen, gelen şey
bir şeye hayran kalındığında söylenen bir söz –
Bir işi çok çabuk yapma, acele etme
| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
karga burun | Burnu karga gagasına benzeyen (kimse) | |
karga taşlamak | kamuya açık yerlerde (park, durak vb.) kadınlara kızlara sarkıntılık etmek, askıntı olmak | deyim |
kargaburnu | kapı mandalı | |
kargasekmez | Çok ıssız, sarp (yer) | |
kargi | Erkeklik organı, penis, kamış | isim |
karı | kadın – Halide Edip Adıvar | |
karı ağızlı | Dedikodu yapan (erkek) | |
karık | ark – Abbas Sayar | |
karıkmak | Göz fazla ışıktan kamaşmak | |
karılık etmek | (erkek için kızgınlıkla söylendiğinde) kalleşlik etmek, döneklik etmek | |
karılmak | çiftleşmek | |
karın | İçten geçen, gönüldeki şey | |
karın ağrısı | Adı, niteliği tam olarak bilinmeyen şey için kullanılan bir söz | |
karınca sabrı | Yoğun biçimde gösterilen sabır – | |
karıncaezmez | Çok merhametli, ince duygulu (kimse); karıncaincitmez | |
karıncalanmak | Aşırı zihin yorgunluğundan dolayı bir şeyi, bir durumu kavramada zorluk çekmek – | |
karıncalı | Rahatsızlık veren – | |
karınmak | çiftleşmek | |
karısı köylü | Karısının yakınlarını benimseyip kendi yakınlarını unutan (erkek); karım köylü | |
karıştırmak | Berraklığını ve duruluğunu kaybettirmek; bulandırmak | |
karikatür | Beceriksizce yapılmış şey; taslak | |
karikatürlük | Karikatür olma özelliği taşıyan kimse, olay veya şey – | |
karizmayı çizdirmek | var olan etkileyiciliğini kaybetmek, utanılacak kötü bir duruma düşmek | |
karmaca | Tepside pişirilen mısır ununun üzerine ıspanak, pırasa, soğan vb. konularak yapılan yemek – | |
karmakarışık | Huzursuz, kararsız, karmaşık olan; darmaduman, karmaç burgaç – | |
karmanyola | Şehir içindeki ıssız yollarda ölümle korkutarak yapılan soygunculuk – | isim |
karmanyolacı | KARMANYOLA (bakınız) türü soygunculuk yapan kimse | isim |
karmanyolacılık | KARMANYOLA (bakınız) türü soygunculuk; bu tür soygunculuğu yapma eylemi | isim |
karmanyolaya gelmek | (Birisi) Parası, değerli eşyası vb. silah zoruyla elinden alınmak; soyulmak | deyim |
karmanyolaya getirmek | (Birisini) KARMANYOLA (bakınız) yoluyla soymak | deyim |
karmircur | ||
karnı davul olmak | hamileliği belirgin duruma gelmek – | |
karnı geniş | Vurdumduymaz, tasasız (kimse) | |
karnı tok | Söylenilen sözlere kanmayan, önem vermeyen (kimse) – | |
karnından işetmek | göbeğinden işetmek | |
karnından konuşan | Karşısındakine söylemeyip arkasından kötü izlenim bırakacak biçimde üstü kapalı konuşan – | |
karnını doldurmak | gebe kalmak | |
karnıyarık | (Öğretmen vb. memur için) Başlangıcında ve sonunda çalışılıp ortasında görev alınmayan gün | isim |
karpuz | Kadının memesi – | |
karpuz dilimi | Dişilik organının dışı, dış görünümü | deyim |
karpuz sergisi | Edilgin eşcinsel erkeklerin birarada bulunduğu yer. Oğlan genelevi | deyim |
karşı karşıya gelmek | savaşmak üzere bir yerde karşılıklı bulunmak | |
karşılama | Yolda karşıdan gelen kişiye çarparak, değerek yankesicilik yapma | isim |
kart horoz | kart zampara | |
kart zampara | Kadın peşinde koşan yaşlı, çapkın erkek; kart horoz | |
kartalmak | Yaşlanmak, kartlaşmak – | |
kartaloş | Kartlaşmış, yaşı geçkin; kartaloz – | |
kartaloz | kartaloş – | sıfatisim |
kartopu | Beyaz ve tombul | |
kartvizit bırakmak | (Başkalarının görebileceği bir yere) Kusmak, -işemek. -Dışkılamak | deyim |