giyimi güzelce, ama bulunduğu yere ya da kendisine yakışmayan kimse
Etkisi azalmak
Bir kimse sevimli, hoşa gidecek bir duruma gelmek
Çok miktarda ve sık düşen, gelen şey
bir şeye hayran kalındığında söylenen bir söz –
Bir işi çok çabuk yapma, acele etme
| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
kara düzen | Düzensiz, karışık | |
kara elmas | kömür | |
kara gün | Üzüntülü, sıkıntılı zaman | |
kara gün dostu | Sıkıntılı günlerde de dostluğunu sürdüren ve yardımcı olan kimse | |
kara haber | Ölüm veya felaket haberi; kötü haber – | |
kara katır | es kömür | deyim |
kara kış | Çok sıkıntılı durum veya zaman – | |
kara koca | Saçı ağarmamış yaşlı kimse | |
kara kuru | Esmer ve zayıf (kimse) – | |
kara nokta | Kara yollarında çok sık kaza olan yer | |
kara tahta | Eskimiş ahşap yapıların oluşturduğu görüntü – | |
kara talih | kara yazı – | |
kara toprak | mezar | |
kara vapuru | Demir yolu taşıtı – | |
kara yas | Aşırı bir biçimde üzüntüye kapılma – | |
kara yer | Beddualarda cehennem anlamında kullanılan bir söz | |
kara yüz | Utanç verici, yüz kızartıcı durum | |
kara yüzlü | Suçlu, günahkâr olan – | |
karabatak | Borcunu ödemeyen kimse | |
karabiber | ||
karabulut | Büyük sıkıntı – | |
karacaot | çörek otu | |
karaçalı | İki kişinin arasına girerek ilişkileri bozan kimse | |
karaçı | ||
karadeniz | mezatlarda korkusuzca pey süren, yüksek fiyat veren esnaf | isim |
karafatma | hıristiyan cenazelerini taşımakta kullanılan kara at arabası, otomobil, kamyonet | isim |
karagöz | boyutları küçük tavla zarı (benekleri daha siyahtır) | isim |
karagöz indirmek | hile yapmak, oyun etmek | deyim |
karakavuk | hindiba | |
karakoncolos | Çok çirkin kimse | |
karakter atmak | herkesten farklı davranmak; "hava atmak" | deyim |
karakutu | Bir kişinin bütün sırlarını bilen kimse; sırdaş | |
karalamak | Leke sürmek, kötülük yüklemek, iftira etmek; karamak | |
karalı | avukat | isim |
karamak | Hor görmek – | |
karamürsel sepeti | Önemsiz kimse veya şey | |
karanfil | makat, anüs | isim |
karanfil tohumu | "önemsiz, değersiz kimse; aptal" anlamında kullanılır | deyim |
karanfili sıkmak | tehlikelere ve güçlüklere göğüs gerebilmek | |
karanfilli | (ihtiyar kadında) dişilik organı, vagina | isim |
karanlığı deşmek (veya yırtmak) | büyük sıkıntı ve üzüntüden kurtulmak için çabalamak | |
kararmak | Kederlenmek, canı sıkılmak | |
karavana | Atış taliminde hedef tahtasını bile vuramama | |
karavanacı | Hedef tahtasını vuramayan kimse | |
karayanık | çıban – | |
kardeş | Aralarında değer verilen ortak bir bağ bulunanlardan her biri | |
kardeş kanı | Bir toplumu oluşturanların kanı – | |
kardeş kavgası | Yakın ilişki içinde bulunanlar arasında çıkan anlaşmazlık | |
kardeşlenmek | Ekin bir kökten birkaç sap birden üremek | |
karga bok yemeden | çok erken bir saatte – |