İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
belen | Dağ üzerindeki yüksek geçit, dik dağ yolu | |
belenmek | kundaklanmak – | |
belermek | Göz akı iyice belirecek bir biçimde açılmak – | |
belertmek | Gözünü, akı iyice belirecek bir biçimde açmak – | |
beleş | bedava | |
beleşçi | bedavacı; bir şeyi bedava elde etmek isteyen, bedava elde etmeye alışmış kimse | sıfatisim |
beleşçilik | beleşçi'nin edimi | isim |
beleşe konmak | bir şeyi emek harcamadan, para vermeden elde etmek | |
beleşe yatmak | bir şeyi para vererek ya da çalışarak elde edeceğine, bedava ya da kolayca elde etmek için fırsat aramak | deyim |
beleşten | parasız, bedavadan | zarf |
beletmek | kundaklatmak | |
beli bükük | Beli bükülmüş | |
beli bükülmek | yoksulluk vb. sebeplerle âciz kalmak – | |
belik | Saç örgüsünün omuzlardan aşağıya uzanan bölümü; bölük, örgü – | |
beliklemek | Saçları örmek | |
belini kırmak | çok iyi çalım yaparak rakip oyuncunun dengesini bozmak | deyim |
belini sıkınca kıçından bel akmak | sürekli olarak fuhuş yapıyor olmak | deyim |
belinlemek | Birden uyanarak çevresine korku ile şaşkın şaşkın bakmak; benildemek | |
belleme | At vb. hayvanların sırtına, eyerin altına konulan keçe, meşin veya kalın kumaş parçası; yapık, yuna | |
bellemek | sikmek | |
bello | zabıta memuru; belediye zabıtası | isim |
belsoğukluğuna uğratmak | bir işe veya bir söze gereksiz yere karışarak onun akışını sektirmek | |
beng | afyon | isim |
benildemek | belinlemek – | |
benimki | Kadınların kocalarından, kocaların karılarından söz ederken kullandıkları söz | |
berde | para | isimbelde |
berdeli | paralı | sıfat |
beribenzer | sıradan – | |
besa | ant içme, yemin | isim |
besmelesiz | “Uğursuz, meymenetsiz, piç” anlamlarında kullanılan bir sövgü sözü – | |
beş | pasif eşcinsel erkek | sıfatisim |
beş dakkada beşiktaş | bir işin çabucak yapılabileceğini ya da yapıldığını belirtmek için kullanılır | deyim |
beş kardeş | şamar, tokat | deyim |
beş numara | pasif eşcinsel erkek | |
beş yıldız | pasif eşcinsel erkek | deyim |
beşerî | bedensel – | |
beşik | Bir şeyin doğup geliştiği yer – | |
beşiklik etmek | bir şeyin doğup gelişmesine imkân vermek – | |
beşkardeş | şamar – | |
beşlik | pasif eşcinsel erkek | |
beşme | Her çubuğu ayrı ayrı beş renkte olan, yollu bir kumaş türü | |
beton | Sağlam | sıfat |
beyaz | Eroin, kokain vb. sıvı olmayan uyuşturucu madde – | |
beyaz bayrak çekmek (veya açmak veya sallamak) | çekişme sonrasında karşısındakinin istediğini yapmaya razı olduğunu bildirmek, pes etmek – | |
beyaz bomba | uyuşturucu nitelik taşıyan bir ilaç; Rohypnol | deyim |
beyaz çekmek | eroin kullanmak; eroin çekmek | deyim |
beyaz çıkmak | gelin gerdek gecesindeki cinsel ilişki sonucu kanaması olmamak | deyimkırmızı çıkmak |
beyaz eritici | morfin | deyim |
beyaz gölge | eroin müptelası, eroinman | deyim |
beyaz kitap | Bir sorunu aydınlatmak ve savunmak için bir kurum veya hükûmetçe yayımlanan kitap – |