İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
başkalaşım | Kültürel değişme ve yabancılaşma | |
başlamak | sövmeye, küfre girişmek; genellikle silsileden, sülaleden, ana-av-rattan başlamak biçiminde kullanılır | fiil |
başrol | Bir işte önemli, etkili olma durumu | |
başsız | Yöneticisi, başkanı olmayan | |
batak | Kötü durum, içinden çıkılmaz iş – Reşat Nuri Güntekin | |
batakhane | İşlerin zamanında ve gereğince yapılmadığı yer | |
bataklık | Uygunsuz ve kötü, ahlak dışı durum – | |
batar | zatürre | |
batmak | Daha kötü bir duruma uğramak | |
battaniye | Özellikle otellerde çalışan fahişe | isimbattaniye otel |
battaniye otel | Yolcu ağırlamaktan çok fuhuş ilişkileri için kullanılan otel | |
bay gelmek | sıkıntı basmak, bunalmak | deyimbun gelmek |
bayan avuç | isimmadam avuç | |
bayan emme | morfin | deyim |
bayatlamak | Güncelliğini, önemini, özelliğini yitirmek – Kerime Nadir | |
baygınlık geçirmek | çok heyecanlanmak – Yusuf Ziya Ortaç | |
bayılmak | Karşılık olarak ödemek – Güzin Öztürk | |
bayır turpu | Kaba, terbiyesiz erkek | deyim |
baykuş gözlü | Karanlıkta çok iyi gören – Mehmet Eroğlu | |
baylan | Nazlı, işveli olan – | |
baylanmak | Nazlanmak; baylanlanmak | |
baymak | Yiyecek mideyi bulandırmak, midede ezinti yapmak | |
bayrak | öncü – Yusuf Ziya Ortaç | |
bayrak dikmek | tarladaki bütün ekinleri biçip geriye bir tutam ekin bırakmak yoluyla biçim işinin bittiğini belirtmek | |
bayram | Tam ve yoğun bir mutluluk duygusu – | |
bayram haftasını mangal tahtası anlamak | sözü, konu ile hiçbir ilgisi olmayacak bir biçimde ters anlamak | |
bayram yeri | Hareketli, eğlenceli, gürültülü yer | |
bayramlık ağzını açmak | Kaba konuşmak, küfretmek | |
bayramlık ağzını açtırmak | birisinin küfretmesine, sövmesine yol açmak | deyim |
bebek | Çocukça davranışları olan kimse | |
bebek ölüsü gibi | çok iri (erkeklik organı için) | deyim |
bebeklik | Bebek gibi davranışlarda bulunma | |
beberuhi | Kısa boylu erkek – | |
becermek | Bir şeyi kullanılmaz duruma getirmek, bozmak, kirletmek | fiil |
bedevi | Böyle bir hayat sürdüren kimse – | |
bekinmek | direnmek | |
bekitmek | tıkamak | |
bekri | içkici, alkolik kimse | sıfatisim |
bektas | Yeniçeri ağası | isim |
bel | işaret | |
bel bel | "Aptalca, anlamsızca, donuk bir biçimde bakmak" anlamlarındaki bel bel bakmak deyiminde geçen bir söz; mel mel – | |
bel vermek | herhangi bir konuda destek olmak | |
belagat | Bir şeyde gizli olan derin anlam | |
belalar mübareği | istenilmeyen, kaçınılan bir durumun gerçekleştiği bildirilirken söylenen bir söz – | |
belalı | Kadının zorba dostu – | isim |
belce | İki kaş arası | |
belde | Bir şeyin yaşandığı veya yaşatıldığı yer – | |
belediye aynasızı | belediye zabıtası | deyim |
belek | kundak – | |
belemek | Çocuğu kundaklamak |