Esrar içmek, esrar kullanmak
gizlice gözetlemek, röntgenlemek
yaşamak
(Kadın için) Olağan cinsel ilişkinin yanı sıra anal ilişkiye de giren
bedavacı; bir şeyi bedava elde etmek isteyen, bedava elde etmeye alışmış kimse
bir kimseye istediğini yaptıracak güçte olmak
İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
yelloz | Ahlaksız, hafifmeşrep, şıllık (kadın) – | sıfatisim |
yelmek | Aceleyle, telaşlı bir biçimde koşmak | |
yelpaze | çeşitlilik | |
yelpik | nefes darlığı | |
yelpirdemek | Kımıldamak, hafif sallanmak – | |
yelpirdetmek | Hafifçe sallamak, kımıldatmak – | |
yelyutan | Atlarda hava yutmanın yol açtığı bir hastalık | |
yem | Kumarda ütülecek kimseye oyunun başında bilinçli olarak kazandırılan para | |
yem borusu | Oyalayıcı, aldatıcı söz – | |
yem dökmek (veya koymak) | aldatabilmek için inanç verici davranışta bulunmak | |
yem olmak | birinin tuzağına düşmek | |
yeme de yanında yat | bir çıkar elde etmek, güzel bir insanla yakın ilişki kurmak, hemen yararlanmasan bile çok iyidir' anlamında kullanılır | deyim |
yemek | Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek | |
yemez | 'işe yaramaz, etkili olmaz, geçersiz' anlamlarında kullanılır | deyim |
yemin içmek | ant içmek | |
yemiş | incir | sıfatisim |
yemleme | Bir kimseyi elde edecek, kandıracak biçimde davranma – | |
yemlemek | Bir kimseyi kandıracak biçimde davranmak – | fiil |
yemlenmek | Para harcamadan bir başkasından geçinmek – | |
yemlik | Kumarda kandırılıp parası alınan kimse | |
yengen | Yemesi hoş yiyecek | deyimyengen olur |
yengen olur! | kadınla yakın ilişkisi olduğunu ima etmek için kullanılan söz | |
yenilir yutulur değil (veya olmamak) | kendisiyle başa çıkılamayacak durumda olan | |
yepelek | narin | |
yer | durum | |
yer açmak | yer bırakmak, imkân vermek | |
yer cücesi | Kısa boylu, çokbilmiş, kurnaz kimse | |
yer demir gök bakır | şartların zor, imkânların kısıtlı olduğu durumlarda söylenen bir söz | |
yer minderi | Sürekli olarak oturan kimse | |
yer servisi | yer çamı | |
yer yer | ara sıra – | |
yer yurt | Oturulan, yaşanılan yer | |
yeraltı | Gizli ve yasa dışı | |
yerdegezen | yılan | |
yerden bitme | Kısa boylu; yerden yapma | |
yerden yapma | yerden bitme | |
yeri öpmek | yere düşmek, yere serilmek | |
yerinde saymak | ilerleyememek, gelişememek, değişememek – | |
yerleşik | Bir yerde varlığını sürekli olarak sürdürecek olan – | |
yerleşmek | Yaygın duruma gelmek, tutunmak. – Halide Edip Adıvar | |
yerleştirmek | Tokat atmak veya şamar vurmak – Peyami Safa | |
yerli turist | taşradan kente gelen, kılığı, davranışları uyumsuz kimseler için alay yollu kullanılır | deyim |
yerli yerinde | Uygun, yakışır bir biçimde, gerektiği gibi – | |
yerli yerine | Kendine ait olan yere – | |
yerli yersiz | Uygun zamanı olup olmadığı düşünülmeden, nereye varacağı düşünülmeksizin; münasebetli münasebetsiz, ölçüsüz | |
yersiz | Yerinde olmayan, uygunsuz – | |
yersiz yurtsuz | Barınacak yeri olmayan | |
yersizlik | Yerinde olmama durumu, uygunsuzluk | |
yestehlemek | dışkılamak, sıçmak | fiil |
yeşe | (alay yollu) 'bravo, aferin' anlamında söylenir | ünlem |