Başıboş dolaşmak, yararsız dolaşmak –
Kahredici, kendinden geçirici, aşırı çekici –
Hapse girme, hapishaneye düşme
Kavga başlamak, kavga olmak
(Bir nesneyi, bir kimseyi) Küfretmeden yermek, aşağılamak amacıyla kullanılır
Çok para kazanmak; daha sonra rahat yaşayacak kadar gelir elde etmek
İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
tereyağı | bön, aptal, anlayışsız (kimse) | sıfatisim |
tereyağlanmak | gereksiz bir biçimde nazik konuşmak, nazik konuşmaya çabalamak | fiil |
terhis etmek | bırakmak, terk etmek | |
terlemek | Bir iş yaparken yorulmak veya o işi çok emek harcayarak güçlükle başarmak – | |
terletmek | Sıkıntıya düşürmek, çokça yormak | |
terlik | Beyaz patiskadan dikilen veya yünden örülen takke, başlık – | |
terme | Bir tür yaban turpu | |
ters | Uygun olmayan, elverişsiz olan; münasebetsiz – Hüseyin Cahit Yalçın | |
ters motor | eşcinsel erkek fahişe, travesti erkek fahişe, tv | deyim |
ters pers olmak | fena hâlde bozulmak – | |
ters yüz etmek | değiştirmek – Adalet Ağaoğlu | |
ters zar | hileli bir tür tavla, barbut zarı | deyim |
tersinmek | Geri dönmek, rücu etmek | |
terso | (Kumarda) Kaybeden (el) | sıfat |
terso çekmek | (bir durum, bir kimse) birisine olumsuz etkide bulunmak; o kişi için elverişsiz, uygunsuz olmak | deyim |
tersoluk | (bir iş, bir durum için) elverişsizlik, uygunsuzluk | isim |
tersoya düşmek | güç bir durumla karşılaşmak | deyim |
tertemiz | Kötülük düşünmeyen, günahsız, lekesiz, suçsuz olan; yepyeni – | |
tertıp | askerlikte, bir er diğerine, özellikle adını bilmediği birisine hitap ederken kullanılır | isim |
tertip | Hile, düzen, komplo | |
tertiplemek | Hile, düzen, komplo hazırlamak | |
tertipli | Önceden düzenlenmiş, hazırlanmış | |
tesisleri kullanıma açılmak | bekâreti giderilmiş olmak; erdenliğini yitirmiş olmak | deyim |
tespih | erkeklik organı, penis | isim |
tespih çekmek | mastürbasyon yapmak, otuzbir çekmek | deyim |
testi | kalçalar, kıç | isim |
testi gibi | büyük ve sarkık (meme) | |
testiyi kırmak | kıç üstü düşmek | deyim |
tetas | göğüs, memeler | isim |
tetik | kiralık katil | isimtetikçi |
tetik çalıştırmak | kiralık katil kullanmak | deyim |
tetik kullanmak | kiralık katil kullanmak | deyimtetik çalıştırmak |
tetikçi | kiralık katil | isim |
tez beri | kolaylıkla – | |
tezek | Sıkışmış, kuru toprak parçası; kesek | |
tezellül | Kendini hakir görme | |
tezgâh | Genellikle yasal olmayan bir işi yapmak için tutulan uygunsuz yol – Saian | |
tezgâh kurmak | cinsel ilişkide bulunmak, düzmek | deyim |
tezgâhçı | Aldatmak, kandırmak için yasal olmayan yollara başvuran kimse | |
tezgâhı kurmak | yasal olmayan bir işi gerçekleştirebilmek için yalan dolanla aldatmaya, kandırmaya çalışmak | |
tezgâhından geçmek | (birisi, bir er kekle) edilgin olarak cinsel ilişkide bulunmuş olmak | deyim |
tezgâhlamak | Bir iş için hazırlık yapmak, işe girişmek | |
tezgâhtan geçirmek | birisini cinsel ilişkide kullanmak, düzmek | deyim |
tezkiyesi bozuk | Doğruluğuna güvenilmez (kimse) | |
tezlemek | Bir şeyi çabuklaştırmak | |
tıfıl | Acemi, toy | |
tığlamak | (birisini) kesici, delici bir araçla yaralamak | fiil |
tığlı | züğürt, parasız kimse | isim |
tığmak | kaçmak, savuşup gitmek | fiil |
tıkacı atmak | çok öfkelenerek daha önce yapmadıklarını yapmak, söylemediklerini söylemek. kafası atmak | deyim |