Erkeklik organının sertleşmesine yol açan (kimse, olay, özellikle yiyecek)
Eş anlamlı açık kaldırım
Hanut karşılığında turistleri belirli dükkânlara götüren kimse
küfür, art arda sıralanan küfürler
(Bir şeye) Sahiplenmek, el koymak
Çevresindekilere kaba ve sert davranarak şaka yapma işi –
İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
güllüm atmak | Birkaç kişi biraraya gelerek gülüp eğlenmek | deyim |
güllüm yutmak | (Kendisine) Bir çıkar sağlanmak için gösterilen yakınlığa inanmak (genellikle soru biçimi ve olumsuz biçimiyle kullanılır) | deyimeski |
güm | Yalan | isimonomatopeyansılama |
güm atmak | Yalan söylemek; kafadan atmak | deyim |
güme | Avcı kulübesi | |
güme gitmek | anlaşılmamak – | |
gümlemek | Sınıfta kalmak | fiil |
gümleyip gitmek | beklenmedik bir zamanda ansızın ölmek – | |
gümüş | Kadın | isimeski |
gün dikilmesi | Tam öğle vakti | |
gün yeli | Doğudan esen rüzgâr – | |
gün yemek | Belirli bir süre hapis cezasına çarptırılmak | deyim |
gün yüzü görmemek | hiç kullanılmamak, yeni kalmak | |
günah | (Özellikle eğlence yerlerinde) Hesap tutarı – Güner Sümer | |
günah çıkarmak | kötü davranışlarını, suçlarını açıklamak, anlatmak – | |
günah keçisi | Gerçek sorumluları korumak amacıyla suç, kabahat vb. olumsuzlukların sebebi olarak gösterilen kişi, kurum, nesne vb. | |
günaydın | "Yeni mi farkına vardın?" anlamında bir söz | |
güncek | şemsiye | |
gündeme getirmek | bir konuya güncellik kazandırmak | |
gündüz feneri | Teni çok koyu renk olan kimse | |
gündüzcü | Daha gündüzden içki içmeye başlayan (kimse) | sıfatisim |
gündüzcülük | GÜNDÜZCÜ'nün durumu, edimi | isim |
gündüzleme | Babası belirsiz çocuk, piç | isim |
güneç | Çok güneş alan yer | |
güneş çavmak | güneş yayılmak, güneş doğmak | |
güneşe karşı işemek | saygı gösterilmesi gereken şeylere saygısızlık göstermek | |
güngörmez | Güneş ışığı almayan (yer) – | |
güngörmüş | İyi yaşamış – Reşat Nuri Güntekin | |
günindi | Gurup zamanı | |
günsüz | Günlük hayatını sürdürmekte zorlanan, düzenli bir işi gücü olmayan – | |
günü | kıskançlık | |
günülemek | kıskanmak | |
günün adamı | O günlerde çok sözü edilen kişi | |
güreşebilmek | Mücadele edebilmek, baş edebilmek – | |
güreşmek | Mücadele etmek | |
gürültüye pabuç bırakmamak | patırtıya pabuç bırakmamak – | |
gütmek | Bir düşünceyi veya bir ilkeyi gerçekleştirmeye çalışmak | |
güverte | Barbut masası | isim |
güverte yolculuğu | (Kamyon, kamyonet gibi araçlarda) Şoför mahallinde değil de kasada yapılan yolculuk | deyim |
güvertede yürümek | Aktif anal ilişkide bulunmak | deyim |
güveyi olmadık ama kapı dışında bekledik | "konuyu iyi bilmesek de çok da yabancısı değiliz" anlamında kullanılan bir söz | |
güzelleşmek | İçki içerek, keyif verici madde kullanarak esrimek | fiil |
h | Eroin. EYÇ diye söylenir | isim |
ha | evet | |
ha şunu bileydin | "bunu çoktan anlaman, bilmen gerekirdi" anlamında kullanılan bir söz | |
hababamcı | ||
habaza | ||
habazan | ||
habbe | zerre – | |
habe | Ekmek | isim |