Sövgü, küfür
Genel kurallara uygun olmayan, hoşa gitmeyen hareket, duruş vb.
Yaranmaya çalışmak, dalkavukluk etmek
çok şaşırmak, donup kalmak
Edilgin eşcinsel erkek
(birisi, dirileri) bir yere gelerek bir olaya karışmak, tanık olmak
İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
davulu deldirmek | kendi sinene ilk kez livata uygulanmak; anal ilişkiye ilk kez âlet olmak | deyim |
dayamacı | eş anlamlı fortçu | isimfortçu |
dayamak | Kalitesiz, kötü veya çürük bir malı, gizlice iyi olanların arasına katıp müşteriye satmak | |
dayanak | Bir iddiayı güçlendirmeye yarayan tanıt | |
dayanak noktası | dayanak – | |
dayanıklı | Acılar karşısında dayanma gücünü yitirmeyen; metanetli mütehammil – | |
dayanmak | Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemek; gitmek | |
dayı | kabadayı | |
dayılanmak | Güç gösterisinde bulunmak – | fiildayı |
dayılık | kabadayılık | |
dayılık etmek | ||
daz | dazlak | |
dazgırlı | taşralı kaba saba kimse; aptal, bön kişi | sıfat |
debbe | güğüm | |
debelenmek | Boşuna uğraşıp durmak – | |
deccal | Yalancı, fesat, dedikoducu (kimse) | |
dede | Yaşlı erkeklere söylenen bir seslenme sözü | |
defans | kalçalar, kıç | isim |
defineci | bir define bulmuş gibi yaparak bilgisiz kişilerin parasını almak için dolandırıcı | isim |
definecilik | defineci'nin yaptığı iş; defineci yöntemiyle dolandırıcılık | isimdefineci |
deflemek | kovmak | |
defol! | "savuş git, uzaklaş" anlamında kullanılan bir söz – | |
defolu | Olması gerekenin dışında olan (düşünce, davranış vb.) – Mehmed Akif Demir - Yaşar Fersahoğlu | |
defransiyel | kalçalar, kıç | isim |
defter açmak | bir şeye yeniden başlamak | |
defteri kebirden okumak | çok ağır küfürleri ardı ardına söylemek; sürekli küfretmek, küfür sıralamak | deyim |
defterli | resmî kayda geçmiş (fahişe, eşcinsel) | |
değirmek | Duyurmak, bildirmek, ulaştırmak | |
değirmen | saat, cep saati | isim |
değişik | Alışılmışın dışında bir özelliği bulunan – Ayla Kutlu | |
değnekçi | Taksi, dolmuş vb.nin duraklarında yolcuların binişi ve taşıtların sıra düzenini sağlayan kimse; kâhya – Y. Kenan Karacanlar | isim |
deh etmek | deyimdehlemek | |
dehlemek | kovmak – | fiildeh etmek |
dehşet palas | karakol binası; nezarethane | deyim |
dek etmek | aldatmak, kandırmak | deyim |
dekapendi | on beş | sıfat |
dekarya | onluk; on liralık (paralık, kuruşluk) | isim |
dekolte konuşmak | açık saçık konuşmak | |
dekor | manzara – | |
delalet | işaret – | |
deldirmek | Bıçak veya ateşli silahla yaralanmak | fiilpostu deldirmek |
deli | Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse); çatlak – | |
deli balta | Acımasız, gaddar, zalim olan (kimse) | |
deli bayrağı açmak | âşık olmak | |
deli bozuk | Günü gününe, sözü sözüne uymayan, dengesiz (kimse) – | |
deli çıkmak | çok sinirlenmek | |
deli dolu | İlerisini gerisini düşünmeden davranan, rastgele konuşan, patavatsız (kimse); uçuk, uçuk kaçık – | |
deli olmak | birini çok sevmek | |
delibaş | Koyunlarda ve danalarda görülen tehlikeli bir hastalık | |
delici | Çok etkili, etkileyici – |