Başıboş dolaşmak, yararsız dolaşmak –
Kahredici, kendinden geçirici, aşırı çekici –
Hapse girme, hapishaneye düşme
Kavga başlamak, kavga olmak
(Bir nesneyi, bir kimseyi) Küfretmeden yermek, aşağılamak amacıyla kullanılır
Çok para kazanmak; daha sonra rahat yaşayacak kadar gelir elde etmek
İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
bora patlatmak | Büyük bir öfke göstermek, birden çok kızmak | deyim |
borda | Genellikle insan için taraf, yan; sağ ya da sol yan | isim |
borda borda | Yan yana | deyim |
borda etmek | Yanaşmak, yaklaşmak | deyim |
bordadan | Yandan, yan taraftan | zarf |
bordalamak | Yanaşmak, yaklaşmak | fiilborda etmek |
bordro mahkûmu | Maaşla çalışan işçi ve memur kesimi – | |
boru | Kolay, zahmetsiz; değersiz | sıfatisim |
boru cinayeti | Erkek aktif olarak anal ilişkide bulunma, livata, sodomizm | deyim |
boru değil | "azımsanacak, küçümsenecek, önem verilmeyecek şey değil" anlamında kullanılan bir söz – | |
boru gibi ötmek | kalın bir sesle rahatsız edecek şekilde konuşmak | |
borusu ötmek | Erkek çocuk ergenlik çağına gelmek | deyim |
boruyu koymak | Erkek cinsel ilişkide bulunmak, düzmek | deyim |
bostan bozuntusu | Korkak, yüreksiz, işe yaramaz adam | |
bostan korkuluğu | Kendisinden beklenilen görevi yapmayan veya kendisinden çekinilmeyen güçsüz kimse – | |
bostana | Domates, soğan, yeşilbiber ve pul biberin nar ekşisi ve sirke ile karışımından yapılan sulu salata – | |
boş | İçinde esrar olmayan (sigara). | |
boş geçmek | Önem vermemek, önemsememek | deyimboş koymak |
boş kafa | Uyuşturucu kullanmamış olma; uyuşturucu düşkünü için | deyim |
boş kafalı | Akılsız, aptal görünen – Refik Halit Karay | |
boş koymak | Önem vermemek, eslememek | deyimboş geçmek |
boş vermek | ciddiye almamak, önemsememek – | |
boşa almak | bir işi zamanında yapmayıp belirsiz bir zamana bırakmak | |
boşalıvermek | Derdini anlatmak, içini dökmek – | |
boşalma | Derdini birine açarak ferahlama – | |
boşalmak | (Erkek için) Ersuyu fışkırmak, beli gelmek | |
boşanmak | Kıyafet, ruh hâli vb. şeylerden kurtulmak – Halikarnas Balıkçısı | |
boşlamak | İlgilenmemek | fiil |
boşluğa düşmek | kendisini manevi olarak bitmiş, tükenmiş hissetmek, amaçsızca yaşamak – | |
boşluğunu almak | Karnına yumruk atmak | deyim |
boşluk | Boş anlamsız olma durumu – | |
boy etmek | Seçmek | deyim |
boy hedefi | Devamlı sitem veya saldırıya maruz kalan kimse – | |
boy pos | Bir şeye verilen değer – | |
boya | Yazı yazmak için kullanılan mürekkep | |
boyalı | Boya katılmış (çay) | sıfatisim |
boyalı sirkaf | İskambil kâğıdında yumurta boyanarak yapılan hile | |
boyamak | Ağır söz söyleyerek aşağılamak, azarlamak | |
boyanmak | Belli bir renge bürünmek – | |
boyata | Kalçalar, kıç | isim |
boydak | Yükü olmayan yaya | |
boylamak | İstemeyerek bir yere gitme durumunda kalmak – Attilâ İlhan | |
boynu bükük | Üzgün, kırılmış, acınacak ve yardım bekler bir durumda, zavallı bir biçimde – | |
boynu büküklük | Boynu bükük olma durumu – | |
boynunu görmek | Birisinin, birilerinin yeterli mi yetersiz mi olduğunu anlamak | deyimensesini görmek |
boynunu kırmak | Gitmek, savuşmak; genellikle emir kipinde kullanılır | deyim |
boynuzlamak | Eşler veya sevgililer birbirini aldatmak | |
boynuzlanmak | Eşi veya sevgilisi tarafından aldatılmak – | |
boynuzları yaldızlamak | deyimyaldızlamak | |
boynuzlu | troleybüs |