umutsuzluğun veya aşırı bir isteğin etkisi altında ne yaptığını bilmez duruma gelmek –
(Kadın için) Olağan cinsel ilişkinin yanı sıra anal ilişkiye de giren.
mastürbasyon yaparak ersuyunu akıtmak
Damardan uyuşturucu zerk etmeye yarayan araç, enjektör, şırınga.
hazır durumda beklemek – Nâzım Hikmet
Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak
| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
 vın  | 'kaçma, hemen gitme, derhal ortadan kaybolma' anlamında söylenir  | ünlem  | 
 vınlamak  | kaçmak, hızla savuşmak, hemen ortadan kaybolmak  | fiil  | 
 vırvır  | fahişe, orospu  | isim  | 
 vız gelip tırıs gitmek  | önemsememek, aldırış etmemek –  | |
 vız gelmek  | pek önemsiz görünmek –  | |
 vızıldamak  | Hafif sesle ve bezdirici biçimde yakınmak, sızlanmak –  | |
 vızıltı  | Hafif sesle ve bezdirici biçimde yakınma, sızlanma –  | isim  | 
 vidaları gevşemek  | kendini tutamayıp çok gülmek  | |
 vilispit  | sarhoş, sarhoşlamaya başlamış (kimse)  | sıfatisim  | 
 viraj almak  | yalan söylemek  | deyim  | 
 vites  | erkeklik organı, penis  | isim  | 
 vites büyütmek  | işleri hızlandırmak  | |
 vites değiştirmek  | elini pantolon cebine sokarak penisin yerini değiştirmek; erkeklik organını sağdan sola, soldan sağa almak  | deyim  | 
 vites küçültmek  | işleri yavaşlatmak  | |
 vitrin  | (kadında, kızda) önden görünüm, özellikle memeler, göğüsler  | isim  | 
 vitrinci  | Alışveriş yapmaksızın vitrinlere bakmayı seven kimse  | |
 vizita  | fahişe ile müşterisi arasında, belirli bir bedelin karşılığı olan bir kerelik cinsel ilişki  | isim  | 
 vizita etmek  | (müşteri) fahişe ile bir kere cinsel ilişkide bulunmak; fahişeyle yatmak  | deyim  | 
 voli  | vurgun –  | |
 voli çevirmek  | tuzağa düşürmek –  | |
 voli vurmak  | vurgun vurmak  | |
 voliye yatmak  | vurgun kollamak; büyük kazanç sağlayacak bir fırsat için hazır beklemek  | deyim  | 
 voliyi vurmak  | vurgun yapmak, voli (bakınız) elde etmek  | deyim  | 
 volta  | Sürekli aşağı yukarı gidip gelme, yürüme, dolaşma –  | |
 volta almak  | bakınız voltasını almak  | deyimvoltasını almak   | 
 volta atmak  | (özellikle dar bir mekânda, kısa bir mesafe üzerinde) bir aşağı bir yukarı yürümek  | deyim  | 
 volta volta  | 'yallah, hemen gidiş, savuşma' anlamlarında söylenir  | deyim  | 
 volta vurmak  | bir aşağı bir yukarı dolaşmak –  | |
 voltajı düşük  | güçsüz  | deyim  | 
 voltalamak  | bir aşağı bir yukarı yürümek, (bakınız volta atmak)  | fiil  | 
 voltalanmak  | gitmek  | fiil  | 
 voltasını almak  | kaçmak, savuşmak –  | |
 voltaya geçmek  | volta atmaya başlamak –  | |
 voyvo  | Alay ederek sataşmak için söylenen bir söz  | ünlem  | 
 vurdurmak  | Cinsel ilişkide kendisini pasif olarak kullandırmak; kendisini düzdürmek; dibini dövdürmek  | fiil  | 
 vurmak  | İçki içmek  | |
 vuruşmak  | cinsel ilişkide bulunmak  | fiil  | 
 vuruşturmak  | içki içmek  | fiil  | 
 yaf yaf etmek  | bir konuda çok istekli olduğunu açıkça belli etmek  | deyim  | 
 yağ  | Abartılı övgü  | |
 yağ basmak  | çok yağlanmak, semirmek  | |
 yağ çekmek  | dalkavukluk etmek. pohpohlamak. abartılmış biçimde övmek. yağlamak, yağ yakmak biçimlerinde de kullanılır  | deyim  | 
 yağ çekmek (veya yapmak)  | gereksiz biçimde övmek, dalkavukluk etmek  | |
 yağ kokmak  | (söz, davranış için) dalkavukluk olduğu anlaşılmak, dalkavukça bir hava taşımak  | deyim  | 
 yağ tulumu  | şişman kimse, şişko  | deyim  | 
 yağ yakmak  | dalkavukluk etmek  | |
 yağ yakmak, yağ yapmak  | bk yağ çekmek  | deyimyağ çekmek   | 
 yağcı  | dalkavuk –  | |
 yağcılık  | dalkavukluk –  | isim  | 
 yağdanlık  | dalkavuk  | isimyağcı   |