İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
aynalık etmek | başkasında olan bir duyguyu, bir düşünceyi ortaya çıkarmak – | |
aynasız | Güvenli olmayan | sıfatisim |
aynasızlanmak | (Durum) Kötüleşmeye başlamak | fiil |
aynasızlık | Aynasız olma durumu | isim |
aynaz | bataklık | |
aynen | Hemen, derhal anlamında kullanılır | zamir |
aynı fotoğraf karesinde yer almak | farklı konumlara sahip kişiler bir olay sırasında beklenmedik bir biçimde birlikte bulunmak | |
aynı kabağa üflemek | (Bir konuda, bir işte) Başka birisi ya da dirileriyle ortak olmak, ortak davranmak | deyim |
aynı karede yer almak (veya bulunmak) | farklı konumlara sahip kişiler bir olay sırasında beklenmedik bir biçimde birlikte bulunmak | |
ayol | Edilgin eşcinsel erkek | isim |
ayran ağızlı | Bön, aptal | deyim |
ayran delisi | Çabuk kandırılabilen | |
ayran gönüllü | Çabuk âşık olan – | |
ayranı yok içmeye, atla (veya tahtırevanla) gider sıçmaya | yoksulluğuna bakmadan gösteriş yapmaya kalkanların gülünçlüğünü anlatmak için kullanılan bir söz | |
ayrı düşmek | uyuşmamak | |
ayrıksı | Başka, bambaşka, apayrı olan; eksantrik – | |
ayrıntıda boğulmak | ilgilenilen herhangi bir konunun aslından uzaklaşmak | |
ayva | Kadın ya da gelişkin genç kız memesi | isimsıfatzarf |
ayvalara gelmek | Yaraklara gelmek | deyim |
ayvan | eyvan | |
ayvayı yemek | kötü duruma düşmek, işi bozulmak – | |
ayvaz | Bir kadının eşi, kocası | |
ayvaz, kasap hep bir hesap | "ha öyle ha böyle, ikisi de bir" anlamında kullanılan bir söz | |
azılı | Çok şiddetli, korkunç olan – | |
azrail'e bir osuruk borcu kalmak | Yaşlılık, hastalık gibi nedenlerle ölüme çok yaklaşmış olmak | deyim |
azrail'e elense çekmek | Çok tehlikeli işler yapmak | deyim |
ba-başko | isimbaba | |
baba | Çok kaliteli, üstün nitelikli | |
baba adam | Yaşlı, ağırbaşlı, iyi yürekli, olgun adam – | |
baba dostu | Hiçbir yardımda bulunmayan, hayırsız çıkan eski tanıdık kimse | |
baba yarısı | amca | |
baba yurdu | baba ocağı – | |
babacan | Olgun, hoşgörülü, iyi kalpli, güvenilir (erkek); babayani – | |
babacığımcılık | "Babacığım" diye sarılarak yapılan dolandırıcılık | |
babacımcı | karşısındaki kişiye sarılıp oyalarken ceplerindeki değerli eşyaları çalan yankesici | isim |
babacımcılık | babacımcı'nın yankesicilik edimi | isim |
babaç | Erkek kümes hayvanlarının en iri ve yaşlı olanı – | |
babaçko | Güçlü, gösterişli, iri yarı (kadın) | isimbaba |
babaevi | baba ocağı – | |
babafingo | erkeklik organı | isim |
babalamak | işi (oyunu veya alışverişi) bozmak | fiil |
babalanmak | Diklenerek kabadayıca davranmak – | |
babalara gelmek | deyimyaraklara gelmek | |
babalı | iskambil kağıdı için hileli, işaretli, tırnaklı | sıfat |
babalık | üvey baba | |
babam! | sese verilen tona göre şaşma, beğenme, acı, üzüntü vb. duygular anlatan söz | |
babana rahmet | yapılan bir iş, bir davranış karşısında "Allah senden razı olsun." anlamında kullanılan bir söz | |
babasız oğlan doğurmak | bir işte aşırı zorluk, büyük güçlük çekilmesine rağmen başarılı olmak | |
babatorik | erkeklik organı | isim |
babaya oturmak | bir işte veya oyunda istenen sonuca ulaşamamak, kötü sonuç almak | deyim |