(içki, uyuşturucu madde vb.) kullananın ulaşmak istediği etkiyi sağlamak, çakırkeyif hale getirmek, esritmek
Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim olan
Bir şeyden söz edilirken “ne güzel, ne iyi, ne kadar kolay” anlamlarında söylenen bir söz.
Cinsel birleşmede bulunmak, düzmek
fellasyo yapmak
Güç bir görüşme sırasında gösterilen ustalık ve beceriklilik
| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
şit | Kenevir yaprağı | isim |
şomba | Kişi; herhangi birisi; erkek çocuk; çingene genci | isim |
şopar | Çocuk | isim |
şopdik | Küçük çocuk, bebe | isimşopar |
şor | eski. Bilgisiz; cahil | sıfat |
şorolo | Oğlan, oğlan çocuk; ye-niyetme erkek çocuk | isim |
şorololuk | Erkekte Edilgin eşcinsellik | isim |
şorolop | yalan | |
şorulu | ||
şov yapmak | gösteri yapar gibi davranmak, gösteriş peşinde olmak | |
şovşak | Çocuk. ŞÖRŞAK, ŞÖVŞAK biçiminde de söylenir. | isimçorsak |
şövalyelik | Gereğinden çok yüreklilik, atılganlık gösterme durumu – | |
şövalyelik ruhu | Gereğinden fazla yüreklilik ve atılganlık gösterme isteği – | |
şugar | Güzel, hoş, alımlı insan, erkek | sıfat |
şulle | Dişilik organı, vagina. ŞÜL-LE diye de söylenir | isim |
şurup | Tatlı | sıfatşurupçu |
şurupçu | İçindeki uyuşturucu maddeler için, öksürük şurubu ve benzeri ilaçların tiryakisi olmuş kimse | isim |
şut çekmek, şutlamak | ||
şutlamak | Kovmak, kapı dışarı etmek | |
şutlanmak | Kovulmak, kapı dışarı edilmek | |
şürekâ | Yandaşlar, taraftarlar, destekçiler | |
şüt çekmek | Kovmak; atmak; bırakmak, terk etmek | deyim |
şütlemek | Kovmak, atmak | fiil |
taahhütlü | Tabanca | isim |
tabak | Kadında, kızda Kasık | isim |
taban | Tarlanın düz ve verimli kesimi | |
taban halısı | Bin liralık bütün kâğıt para | |
tabanca | Cepte taşınan Rakı, şarap, konyak vb. içki şişesi | isim |
tabanı yanık | Çok gezip dolaşan (kimse) | |
tabanı yarık | Korkak, güven vermeyen (kimse) – | |
tabanının altına takılmak | Birisini Sürekli izlemek; ardına düşmek; çok yakından takip etmek | deyim |
tabanları yağlamak | uzak bir yere yayan gitmeye hazırlanmak | |
tabansız | korkak – | |
tabansızlık | korkaklık – | |
tabanvay | yayan – | isim |
tabela | Kumarda "Ortada bulunan bütün para üzerinde kumarhane işleticisinin hakkı, mano" anlamında kullanılır | isim |
tabelacı | Kumarda oyunun düzenini yöneten kimse, krupiye | isim |
taburcu etmek | kibarca kovmak | |
tabut | Bir yerden bir yere yumurta taşımaya yarayan uzun sandık | |
tabutluk | Ancak bir kişinin hareket etmeden ayakta durabileceği özel işkence bölmesi – | isim |
tabutuna sarılayım | Samimi arkadaşlar arasında "lütfen, ne olur" anlamında kullanılır | deyim |
tadı damağında kalmak | hoşa giden, zevk alınan bir şeyi unutamamak – | |
tadı kaçmak (veya gitmek) | bir şey hoşa gidecek yönlerini yitirmek – | |
tadına bakmak | başından geçmiş olmak | |
tadına doyum olmamak | herhangi bir şey çok beğenilmek – | |
tadında bırakmak | aşırılığa kaçmamak – Attilâ İlhan | |
tadını almak | bir şeyin güzelliğini bilir olmak, zevkine varmak | |
tadını çıkarmak | bir şeyin güzelliğinden veya sağladığı imkânlardan yeterince yararlanmak – | |
tadını kaçırmak | güzel giden bir şeyi tatsız bir duruma sokacak ölçüsüzlüğe vardırmak – | |
taharetsiz | Müslüman olmayan, kâfir, gâvur |