| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
lokma | Genellikle haksız olarak ele geçirilen mal veya para – | |
lokma gözlü | patlak gözlü | |
lokum | (iskambilde) Kupa | isim |
lolo | "Bir sözün, bir tutumun veya davranışın gerçek ve geçerli olmadığını, başkalarının söz konusu olayda aldanabileceğini ancak söz sahibinin aldanmayacağını, aldatılamayacağını" belirten bana da mı (veya bize de mi) lolo deyiminde geçen bir söz; lololo – | isimlololo |
lololo | lolo – | |
lombak | Garip çehreli pörtlek gözlü (kimse) – | sıfatisim |
lord | Bir tür uyuşturucu madde, hidromorfona | isim |
löpontif | Cinsellikle ilgili ima, yakıştırma yapmada kullanılır | isim |
lötrefil yapmak | (Erkek) Cinsel ilişkide bulunmak, düzmek | deyim |
lubun | ||
lubunya | Edilgin eş cinsel erkek | |
lustur | Ayakkabı boyacısı | isim |
luti | oğlancı | |
lübinya | ||
lüle | Anüs, makat | isim |
lüleci | Esrarkeş, esrarı tütün içme aracıyla (çubuk, nargile vb.) kullanmaya alışkın kimse | isim |
lümbek | ||
lüp | Emek vermeden ele geçirilen şey | |
lüpçü | Karşılıksız çıkar elde etmekten hoşlanan, bu davranışı alışkanlık edinmiş (kimse) | sıfat |
lüpçülük | LÜPÇÜ'nün (bakınız) edimi, tutumu, niteliği | isim |
lüpe konma | Karşılıksız bir çıkar elde etme | deyim |
lüpletmek | Hızlı bir biçimde yiyecekleri mideye indirmek – | |
lüpürt | Bir şeyin çabucak, el çabukluğuyla alındığını, çalındığını, yenildiğini vb. belirtmek için kullanılır | isim |
mabat | Kıç, kalçalar | isim |
mabeyin | Padişah sarayı | |
mabude | Tapınırcasına sevilen kadın, sevgili | |
mabut | Bir insanın sahip olmak isteğiyle her şeyini feda edecek kadar arzulayıp putlaştırdığı kimse veya nesne | |
macar | isim | |
maceraya takmak | (Polis) Bir sanığı, değişik bölgelerle ilgili suçlarının olup olmadığını anlamak için karakol karakol dolaştırmak | deyim |
macir | ||
macunlamak | Sözü, ezgiyi uzattıkça uzatmak | sıfat |
maç anlatmak | Sınavda, özellikle yazılı sınavda, soruyu bilemediği halde yanıtlamaya çabalarken ilgisiz, saçmasapan şeyler söylemek, yazmak | deyim |
maça | anüs | |
maçası sıkışmak | Zor duruma düşmek, güçlükle karşılaşmak | deyim |
maçası sıkmak | Cesaret etmek; cesareti yeterli olabilmek | deyim |
maçası yemek | Cesaret etmek; cesareti yeterli olabilmek | |
maçayı kurtarmak | Zor bir durumdan kurtulmak; bir tehlikeyi atlatmak | deyim |
maçayı sıkmak | Güçlüğe, sıkıntıya dayanmak, katlanmak | deyim |
maço | Sert karakterli, kaba erkek – | sıfatisim |
madam avuç | el, avuç | deyim |
madara | Kötü, sevimsiz | |
madara etmek | kötü duruma düşürmek | |
madara olmak | yanlışlığı, yalanı ortaya çıkmak | deyim |
madaracı | kalpazan | isim |
madaralık | Madara olma durumu | |
madde | Keyif verici veya uyuşturucu madde | |
maddeci | Para, mal vb.ne çok önem veren kimse | |
maddecilik | Para, mal vb.ne çok önem verme | |
maddeye düşmek | Uyuşturucu bir maddeye bağımlı hâle gelmek | |
maden | Uyuşturucu, esrar, eroin – Osman Cemal Kaygılı | isim |