| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
köfte | Genç kız | isim |
köfte ekmek | Motoru arızalı, yağ yakan otomobil, motorlu araç | deyim |
köfte piyaz | Kurnaz, bitirim, malın gözü | deyim |
köfte yapmak | (Birisinin) Cinsel organıyla (penisiyle) oynamak, cinsel organını ellemek, okşamak | deyim |
köfteci | KÖFTE'den (bakınız) hoşlanan kimse | isim |
köftehor | karısının zinasını kabul eden erkek | |
köftün | Yaşlı ayyaş; ihtiyar "şarapçı"; şarap düşkünü; alkolik | isimeski |
kök | Kıç, göt | isim |
köken | İçicilerin esrar vb. uyuşturuculara üretildiği ülkeye göre ad vermesi: AFGAN, FAS, TUNUS, TÜRK vd. | isim |
köklemek | Cinsel ilişkide erkeklik organını kadının cinsel organına bütünüyle sokmak | fiil |
kölen (veya kulun) olayım! | yalvarırken söylenen bir söz | |
kölük | İş ve yük hayvanı | |
kömür | Siyah renkli | |
kömürlük | Kalçalar | ! |
kömüş | "Davar, manda" anlamında, aşağılama sözü olarak kullanılır | isim |
köpek | Aşağılık niyetlerle yaltaklanan veya davranışları kötü olan kimse için kullanılan bir sövgü sözü – | |
köpek öldüren | Kalitesiz, ucuz şarap | |
köpeklemek | Çok yorulmak | |
köpekmemesi | Koltuk altında çıkan iltihaplı çıban | |
köpeköldüren | Kalitesiz, ucuz şarap | isim |
köprülü | 1000 liralık banknot | isimeski |
köpük | Hayvanların, bazı kez de insanların ağzında görülen salyamsı kabarcıklar – | |
kör | Az aydınlık veren – Mahmut Yesari | |
kör balta | İşe yaramayan kimse | |
kör duman | Çok yoğun sis – | |
kör hat | Demir yollarında arkası kesik hat – | |
kör kandil | Aşırı derecede sarhoş; gök kandil, kandil, kandilli | |
kör kuyu | Suyu kurumuş, su çıkmayan, susuz kuyu | |
kör nokta | Trafikte sürücünün geriden gelenleri aynalarda göremediği bölge; kör alan, ölü açı, ölü nokta – | |
kör ocak | Çocuksuz aile | |
kör talih | Kötü olan kader – | |
kör topal | Yarım yamalak, iyi kötü idare edecek biçimde – | |
kör tuttuğunu sikmek | Kargaşalıkta kimin ne yaptığı belli olmamak; bir karışıklık içinde, rastladığı kişiye zarar vermek | deyim |
kör yılan | Erkeklik organı, penis | deyim |
kördüğüm | Çözülmesi hemen hemen imkânsız olan sorun – | |
köre | karınca yuvası | |
körelmek | Değer, önem veya yeteneğini yitirmek | |
köreltmek | Yeteneğini kaybettirmek | |
körfez | Kuytu, işlek olmayan | |
körkütük | Aşırı derecede (sarhoş, âşık vb.) – | |
körlük | Dikkatsizce ve beceriksizce yapılan iş | |
körpe | Henüz bozulmamış, yıpranmamış – | |
körük | Kalçalar, kıç | isim |
körükçü | körükleyici | |
köseği | Ateş karıştırmaya yarayan odun veya demir | |
kösele | Züğürt, parasız (kimse) | sıfat |
kösem | kösemen | |
kösemen | Sürünün önünden giderek ona kılavuzluk eden koç veya teke; kösem – | |
köstek | engel | |
köstek vurmak | kösteklemek |