İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
çatlak | deli – Oktay Rifat | |
çatlak ses | Bir topluluğun düzenini bozan, uyulması gereken yerde itiraz eden ve aynı görüşte olmayan insanların düşünceleri | |
çatlak zurna | Çirkin sesli, geveze, boşboğaz kimse | |
çatlaklık | delilik | |
çatlamak | Aşırı yemekten, içmekten, yorgunluktan, ağlamaktan ölecek duruma gelmek veya ölmek | |
çatlasa da (veya çatlasa da patlasa da) | "elinden gelen her çareye başvursa da" anlamında kullanılan bir söz | |
çatlatmak | Sabrını taşırmak – Ercüment Ekrem Talu | |
çavmak | Güneş doğmak | |
çavo | Genç erkek | sıfatisim |
çavocu | Genç erkek düşkünü eşcinsel | sıfatisim |
çavullamak | ||
çavuş | erkeklik organı | |
çavuşu tokatlamak | (Erkek için) mastürbasyon yapmak | deyimtokatlamak |
çay | Esrar herhangi bir uyuşturucu madde | isimçavo |
çay ağacı | Tavla vb. oyunlarda sürekli yenilip çay ısmarlamak zorunda kalan kimse | |
çay içmek | Bir alışverişten caymak esnaf için | deyim |
çay şekeri | Esrar | deyim |
çayağacı | Tavla vb. oyunlarda sürekli yenilip bir şeyler ısmarlamak zorunda kalan kimse | |
çayan | Akrep, yılan, çıyan, kırkayak vb. zehirli hayvan | |
çaycı | Esrar uyuşturucu satıcısı | sıfatisim |
çaycılık | Esrar uyuşturucu madde satıcılığı | isim |
çaykara | Çay kenarında çıkan göze; kaynak, pınar – | |
çaykolik | Çay tiryakisi | sıfat |
çaylak | acemi | |
çaylamak | (Birisine) içmesi için çay hazırlayıp sunmak | |
çek! (veya çek arabanı!) | "git buradan!" anlamında kullanılan bir söz – | |
çeke çeke fıtık olmak | Dumanı zor gelen sigarayı içmeye çabalamak | deyim |
çekek | Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer – | |
çekel | Küçük çapa | |
çekelez | sincap | |
çekem | Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki | |
çekememek | Katlanamamak – Necip Fazıl Kısakürek | |
çekezlemek | Kazanmak özellikle iskambil oyunlarında | fiil |
çeki | Üzüntü, sıkıntı | |
çekici | İlgi ve eğilim uyandıran, beğenilen; alımlı, cazibeli, albenili, cazip, cazibedar, kişmiri – | |
çekik | Japon parası yen | isim |
çekik gözlü | Gözleri şakaklara doğru gerilmiş olan | |
çekilmek | Uzaklaşmak, araya mesafe koymak – | |
çekim | Güçlü bağlılık ve sevgi oluşturan nedensiz duygu – | |
çekirdek | Bir şeyin temelini oluşturan | isim |
çekişmek | Ağız kavgası etmek – Peyami Safa | |
çekiştirmek | Bir kimsenin kötü taraflarını uzun uzadıya sayıp dökmek, dedikodusunu yapmak – | |
çekiver kuyruğunu | "artık ondan hayır bekleme" anlamında kullanılan bir söz – | |
çekizlemek | İçki içmek esrar çekmek | fiil |
çekmek | İçki içmek – | |
çelikleşmek | Güçlenmek, güç kazanmak | |
çelme atmak (veya takmak veya vurmak) | bir işi veya bir kimseyi baltalamak, gelişmesini engellemek – | |
çelmek | Kendi yanına çekmek, beğenisini, sevgisini kazanmak | |
çelmelemek | Bir iş veya kimseyi engellemek | |
çelmelenmek | Bir iş veya kimse engellenmek, baltalanmak – |