| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
rapik | isimpapik | |
raspa | iştahlı olma, çok yemek yeme, oburluk. | isim |
raspacı | Obur, boğazlı kimse. | sıfatisim |
raspalamak | (Birisinden) Çıkar sağlamak; (birisinin) parasından, olanaklarından yararlanmak. Yontmak. | fiil |
recep amca | Resepsiyon; bir kuruluşun resepsiyonunda görevli kimse. | deyim |
reçete | Kolay çözüm, kolay yol. | isim |
reçete yazmamak | Önem vermemek, aldırış etmemek. | deyim |
reddimiras | Özellikle politikada kendinin veya partinin geçmişini tanımama | |
regula | (Bir iş, bir oyun için) Kural. | isimragula |
regulasi bozulmak | Kuralı bozulmak. | deyim |
rehin almak | birini aşırı derecede meşgul etmek, oyalamak | |
reklam etmek | (Bir kişinin, bir şeyin) Bir özelliğini belirgin biçimde ortaya koymak. Apaçık belli etmek. | deyim |
renk | nitelik | |
renklendirmek | Neşelendirmek, canlılık ve hareket kazandırmak | |
renklenmek | Canlılık, hareket kazanmak | |
renkli | Neşeli, canlı, ilgi çekici – Asaf Halet Çelebi | |
renksiz | Solgun görünen | |
renksizlik | Kendini belirtecek, göze çarpıcı niteliği olmama durumu | |
rest | Karşı çıkış | |
rest çekmek | herhangi bir konuda sert ve kesin olarak son sözü söylemek | |
restleşmek | Karşı çıkmak | |
resto | "Yeter, dur!" anlamında kullanılan bir söz | isim |
robot | Esrik, kendisini bilemeyecek kadar sarhoş kimse. | sıfatisim |
roketlemek | (Cinsel ilişkide ya da mastürbasyonda) Menisi akmak, beli gelmek. | fiil |
roketlenmek | Cinsel doyuma ulaşmak. | fiil |
rol | Bir işte bir kimse veya şeyin üstüne düşen görev – Halide Edip Adıvar | |
rol almak | biri, bir işte etkili olmak | |
rol çalmak | birinin söyleyeceği sözü ondan önce söylemek | |
rol kapmak | bir işte veya görevde öne çıkmaya ve kendisini göstermeye çalışmak – | |
rol kesmek | yalan, uydurma söz söylemek veya içten olmayan davranışlarda bulunmak | |
rol oynamak | birinin bir işte önemli etkisi olmak – Burhan Felek | |
rol yapmak | davranışlarda içtenlik bulunmamak – | |
roman | Çingene, kipti kimse. | sıfatisim |
romanesk | Duygusal, düşçü – | |
romantizm | Duygusal eğilim | |
ront | Dikizleme; soyunan, çıplak birini ya da cinsel ilişkide bulunan kimseleri gözetleme. | isim |
ront atmak | Dikizlemek, gözetlemek. | deyim |
ronta yatmak | Dikizlemek, gözetlemek üzere hazırlanmak; dikize, gözetlemeye uygun bir yerde vaziyet almak. | deyim |
rontçu | Röntgenci, dikizci, gözetleyici. | isim |
rosto yapmak | (Birisini) Bıçaklamak, bıçakla yaralamak. | deyim |
rota | Görüş veya tutuma göre gidilen, izlenen yol – | |
rota çizmek | izleyeceği yolu belirlemek – | |
rota değiştirmek | tutumunu değiştirmek, izlediği yoldan ayrılmak | |
rotka | eski. Beş kuruşluk madeni para. | isim |
rölantiye almak | herhangi bir işi yavaşlatmak | |
röntgen | Gözetleme eylemi, dikizleme. | isimront |
röntgen çekmek | bir olayın bütün geçmişini ve durumunu belirlemek | |
röntgen işletmek | eş anlamlı RONT ATMAK. | deyim |
röntgenci | Kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek; dikizci | isimröntgencilik |
röntgencilik | Kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı; dikizcilik | isim |