İnat olsun diye –
"Çok iyi, üstün" anlamlarında kullanılır.
Hela, hela deliği, kubur
Katık etmek
Ardına düşmek, kovalamak, sürmek
Annesine pezevenklik etmiş kadar aşağılık bir duruma düşmek; genellikle yemin etme, ant verme, verdirme gibi amaçlarla söylenir
| İfade | Anlam | Etiketler |
|---|---|---|
niyazi olmak | Boşu boşuna zarar görmek. Yok yere yaralanmak, ölmek | deyim |
nohut | Ham afyon | isim |
nokaris | Eski. "Yok, bitti, kalmadı" anlamında kullanılır | deyim |
nokta | aşama | |
nokta atışı | Hedefi tam tutturma | |
nokta koymak | bir işi bitirmek, tamamlamak | |
nokta nokta | Hafif hafif, belli belirsiz – Halk türküsü | |
nokta olmak | Yürüyüp gitmek, uzaklaşmak | deyim |
noktalamak | Sona erdirmek, bitirmek – | |
nonoş | (Erkek için) Kadınsı tavırları olan veya edilgin eş cinsel erkek | sıfatisim |
not | Bir şeyin niteliği üzerine edinilen kanı | |
not almak | bir şeyin niteliğiyle ilgili bir karar verilmek | |
notlamak | Tespit etmek – | |
nötr | tarafsız | |
numara | Hile, düzen, dalavere, yalan – Murathan Mungan | |
numara çekmek | Hile, dalavere yapmak | deyim |
numara yapmak | bir hareketi yalandan yapmak veya yapar gibi görünmek – | |
numara yemek | Hileye, düzene, dalavereye kanmak | deyim |
numaracı | Hileci, düzenci, dalavereci | sıfatisim |
numarasını yapmak | Birisi âdet edindiği hileyi, kendisinden beklenen dalavereyi yapmak | deyim |
numaraya yatmak | Hileye, dalavereye başvurmak | deyim |
numunelik | Örnek alınamayacak kadar tuhaf – | |
nur yüzlü | Saygı uyandıran, pak yüzlü (kimse) | |
nurani | Saygı uyandıran – | |
nurlanmak | Temiz, parlak bir duruma gelmek | |
nurlu | Saygı uyandıran | |
nursuz pirsiz | Sevimsiz, bakımsız – | |
nüzul | inme – | |
nüzul inmek (veya gelmek) | inme inmek – | |
o | Eşcinsel fuhuşa aracılık eden erkek, puşt | isim |
o açıdan | Ondan dolayı | |
o biçim | Önüne gelenle yatıp kalkan kadın, orospu, âşifte | deyim |
o biçim etmek | Bir kimseyi, kendisiyle cinsel ilişkide bulunarak tatmin etmek | deyim |
o duraktan iş almak | Belirli bir kadınla, kızla ilişkisini sürdürmek; belirli bir kadın ya da kızla âşıkdaşlık ediyor olmak | deyim |
o iş | İki kişi arasında cinsel ilişkiye varacak bir bağ kurulması | deyim |
o şey | ||
oba | Çuldan yapılan çadır | |
obur | Herhangi bir şeyi aşırı ölçüde kullanan, çok fazla ve hızlı tüketen; harın | |
oburluk | Herhangi bir şeyi aşırı ölçüde kullanma, çok fazla ve hızlı tüketme – | |
obuz | Basık, düz yer | |
ocağı uyarmak | bir kuruluşu, geleneği yeniden canlandırmak | |
ocak | Ev, aile, soy – Aka Gündüz | |
ocaklık | mutfak | |
odak | Herhangi bir düşüncede, nitelikte olan kimselerin kaynağı veya bir şeyin toplandığı, yoğunlaştığı yer; mihrak – | |
odak noktası | En önemli konu, can alıcı nokta – | |
odaklanmak | Belli bir noktada, yerde veya olguda toplanmak; kilitlenmek, odaklaşmak | |
odaklaşmak | odaklanmak | |
odaklaştırmak | Odak durumuna getirmek | |
odel | Tanrı, allah | isim |
odsuz ocaksız | evsiz barksız – Sait Faik Abasıyanık |