umutsuzluğun veya aşırı bir isteğin etkisi altında ne yaptığını bilmez duruma gelmek –
(Kadın için) Olağan cinsel ilişkinin yanı sıra anal ilişkiye de giren.
mastürbasyon yaparak ersuyunu akıtmak
Damardan uyuşturucu zerk etmeye yarayan araç, enjektör, şırınga.
hazır durumda beklemek – Nâzım Hikmet
Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak
| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
 araklayabilmek  | Araklama ihtimali veya imkânı bulunmak  | |
 araklayıcı  | Hırsız  | isimarakçı   | 
 araklayıvermek  | Çabucak araklamak  | |
 aralamak  | Bitkilerin fazla dal ve çubuklarını kesmek  | |
 aralanmak  | Ağır ağır uzaklaşmak, yavaş yavaş savuşmak.  | fiil  | 
 aramak  | Şart koşmak  | |
 arap  | zenci  | |
 arapsaçı  | Çözümlenemeyecek kadar karışık durum  | |
 arasatta kalmak  | iki arada kalmak, iki şey arasında tercih yapamamak  | |
 aratmak  | Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek –  | |
 araya almak  | dövmek  | |
 arayı açmak  | görüşmemek  | |
 arazi olmak  | sıvışmak  | |
 ardından gitmek  | aynı düşünceye sahip olmak  | |
 argo  | Belirli sosyal gruplar veya alt kültürlerde, üyeler arasında anlaşmayı kolaylaştırmak, dışarıdakilerden ayrışmak ya da kendini korumak amacıyla kullanılan; bu gruplara ait özel sözcük ve deyimlerin zamanla birleşmesiyle oluşan ortak sözvarlığı ve buna dayalı konuşma biçimi  | |
 arıza  | Uyumsuz, düzeni bozan, sıkıntı çıkaran (kişi) –  | |
 arıza çıkarmak  | bir konuda rahatsızlığını belli etmek, sıkıntı çıkarmak –  | |
 arızalı  | Ruhsal bakımdan sıkıntılı, kurallara uymayıp toplumsal düzenin dışına çıkarak çevresini rahatsız eden (kimse)  | sıfat  | 
 arka  | Kayıran, destekleyen – Hüseyin Rahmi Gürpınar  | |
 arka kapı  | Makat, anüs  | deyim  | 
 arka kapıdan mezun olmak  | Okuldan kovulmak.  | deyim  | 
 arka plan  | Önemsiz, değersiz olan  | |
 arka planda  | Önemsiz olan  | |
 arka takımlar  | (Kadında, kızda) Vücudun arka bölümü, özellikle kalçalar  | deyim  | 
 arkabahçe  | Etkileme alanı, hinterlant  | |
 arkacı  | Aktif eşcinsel erkek; sodomist.  | |
 arkaç  | Ağıl  | |
 arkada bırakmak  | birinden daha ileri gitmek  | |
 arkadan çalışmak  | Pasif olarak anal birleşme yapmak  | deyim  | 
 arkalamak  | Bir kimseye güven vererek yardım etmek, destek olmak, korumak –  | |
 arkalanmak  | Arka vermek, destek olmak –  | |
 arkalı  | Koruyanı, dayanağı olan; pistonlu, iltimaslı –  | |
 arkası yufka  | Soğuğa karşı gereği gibi giyinmemiş (kimse)  | |
 arkasına almak  | desteğini sağlamak  | |
 arkasız  | Dayanıp güveneceği kimsesi olmayan, arkasında herhangi bir güç bulunmayan; adamsız –  | |
 arma  | Altın takı (yüzük, köstek vb.).  | isim  | 
 armalı  | Süslü, parlak (söz, konuşma)  | sıfat  | 
 armatör  | Bir fahişenin sırtından geçinen belalı, 'dost'.  | isim  | 
 armudun iyisini (dağda) ayılar yer  | kendilerine yakışmayan güzel bir şeyi eline geçirenler için kullanılan bir söz  | |
 armut  | Çok bön, çok aptal –  | |
 arnavut zarı  | Hileli (civalı) zar  | deyim  | 
 arpa  | rüşvet  | |
 arpa suyu  | bira –  | |
 arpacı  | yankesici  | |
 arpacı kumrusu  | Önceden ne yapacağı belli olmayıp ortaya çıkan duruma göre hareket eden kimse  | |
 arpacılık  | yankesicilik –  | isim  | 
 arpalamak  | İşi iyi gitmemek.  | fiil  | 
 arpalık  | Karşılıksız yarar sağlanılan yer veya kimse  | |
 arşa çıkmak  | göğe kadar çıkmak, çok yükselmek –  | |
 arşı tutmak  | göğe kadar çıkmak –  |