İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
düşman ağzı | Düşmanın uydurduğu söz | |
düşmek | Gelmek, varmak | fiil |
düşük | Dışkı | isim |
düşük yapmak | Dışkılarsak | deyim |
düşüklük | Adilik, bayağılık, seviyesizlik durumu | |
düşün düşün boktur işin | Uzun uzun düşünmenin bir yarar sağlamayacağı durumlar nitelemek için kullanılır | deyim |
düşün düşün, boktur işin | kötü bir durumdan çıkar yol bulunamadığı zaman söylenen bir söz | |
düşünce | kaygı – | |
düşünceli | Kaygılı olan – | |
düşündürmek | Birini kaygılandırmak | |
düşündürücü | Birini kaygılandıran – | |
düşüzlemek | Gelmek; gelivermek | fiil |
düttürü | Açık saçık, tuhaf ve hafif giyimli (kadın) | |
düttürü leylâ | Açık saçık, tuhaf, dar ve kısa giyinmiş kadın | |
düz | Bir tür rakı, anasonsuz rakı, duziko | isimduziko |
düz bastı gitmek | Ağır küfretmek; uzun uzun sövmek | deyim |
düz nefes etmek | Başarmak; (birisi karşısında) güç bir işi becermek | deyim |
düzdürmek | (Birisini, kendisini) Cinsel ilişkide edilgin olarak kullandırmak – | fiil |
düzeltmek | Elde etmek, sağlamak | fiil |
düzen | Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar; komplo | |
düzen kurmak | hileye başvurmak | |
düzenti | Bir şeyi, bir durumu olduğundan değişik göstermek amacıyla hazırlanan düzen; mizansen | |
düzmek | (Erkek için) Cinsel ilişkide bulunmak – | fiiltüy düzmek |
düztaban | Uğursuz olan | |
düzülmek | Cinsel ilişkiye âlet edilmek, kullanılmak | fiil |
düzüşmek | (iki ya da birkaç kişi) Cinsel birleşmede bulunmak | fiil |
ebe | iskambil oyunlarında, kâğıt dağıtan oyuncu | isim |
ebedî istirahatgâh | mezar – | |
ebedî uyku | ölüm | |
ebegümeci | Bir aşağılama sözü olarak kullanılır | isim |
ecel teri | "Çok korkmak, çok sıkılmak, bunalım geçirmek, ölüm duygusuna kapılmak" anlamlarındaki ecel teri (veya terleri) dökmek (veya akmak) deyiminde kullanılan bir söz – Feridun Fazıl Tülbentçi | |
eczacı | Eroin vb uyuşturucu madde üreten kişi | isimidam |
edeplik | Peştemal | isim |
edevat | ||
efe | ||
efendi | Görgülü, nazik, kibar olan | |
efendicik | Davranışları efendiliğe yakışmayan kimse | |
efharisto | "Teşekkür ederim" anlamında kullanılır | deyim |
efi | Kadınsı tavırlı erkek | isimefe |
eftamintokofti | Uydurma, yalan, aslı esası olmayan söz | isim |
eftamintokoftiden | Yalandan, yalancıktan | zarf |
egav etmek | Almak; ele geçirmek | deyim |
egavlama | Egavlamak işi | |
egavlamak | Bir şeyi ayarlamak, sağlamak – | fiil |
egavlanmak | Alınmak | fiil |
egaya düşmek | (Birisinin) Eline geçmek; eline düşmek | deyim |
egurnayım | "Buyurun" anlamında kullanılır | deyim |
egzoz | Yellenme; osuruk | isim |
ehlikeyif | Rahatına düşkün, keyif sahibi olan kimse | |
ejderha | Duman; KAYDIRMACA yöntemiyle içilen uyuşturucunun çıkardığı duman | isimkaydırmaca |