Başıboş dolaşmak, yararsız dolaşmak –
Kahredici, kendinden geçirici, aşırı çekici –
Hapse girme, hapishaneye düşme
Kavga başlamak, kavga olmak
(Bir nesneyi, bir kimseyi) Küfretmeden yermek, aşağılamak amacıyla kullanılır
Çok para kazanmak; daha sonra rahat yaşayacak kadar gelir elde etmek
İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
bun gelmek | deyimbay gelmek | |
burnu büyük | Kibirli olan (kimse) – | |
burnu götüne kaçmak | Çok yaşlanmış olmak | deyim |
burnu havada | Kibirli, kendini beğenmiş (kimse); başı yukarıda – | |
burnuluk | Eroin | isim |
burnunu çekmek | umduğunu bulamamak, amacına ulaşamamak | |
bursa kestanesi | isimkestane | |
bursalı | Pasif eşcinsel (erkek) | sıfatisim |
burun | Büyüklük taslama | |
burun buruna | Birbirine çok yakın ve yüz yüze bir biçimde – | |
burun tozu | Eroin | deyim |
burunlamak | dışlamak – | |
burunlu | Kendini beğenmiş | |
burunluk | burunsak | |
buruntu | sancı – | |
buruşturmak | Birisini dövüp iyice hırpalamak | fiil |
but | Çok, fazla | sıfatzarf |
butlaşmak | Artmak, çoğalmak | fiil |
buyurgan | Kesin hüküm bildiren – | |
buyurun cenaze namazına! | beklenmedik kötü bir durum karşısında üzüntü anlatan bir söz | |
buzlar çözülmek | aradaki soğukluk, dargınlık, gerginlik ortadan kalkmak – | |
büklüm | dönemeç | |
bükmek | Birisini çok güç bir duruma sokmak | fiil |
büküntü | dönemeç | |
bülbül | Anüs, makat | isim |
bürokrasi | Devlet kurumlarında kırtasiye işlerini öne sürerek işlemleri zorlaştırma; kırtasiyecilik – | |
bürokrat | Devletle ilgili işlerin yürütülmesinde, kırtasiye işlerini öne sürerek işlemleri zorlaştıran; kırtasiyeci, şekilci, formalist | |
bürokratik | Bürokrasiyle ilgili | |
bürünmek | Herhangi bir görünüşe, kimliğe girmek – | |
büyü | Bir şeyin insan üzerinde bıraktığı, onu şiddetle hükmü altına alacak kadar kuvvetli etki, karşı konulamaz çekicilik; afsun, efsun, füsun, sihir – | |
büyü bozulmak | önceden hissedilen duygular hissedilmez olmak – Ahmet Muhip Dıranas | |
büyücü | Çevresindekileri çabuk ve güçlü olarak etkileyen kimse – | |
büyük | Önemli olan – Tarık Buğra | |
büyük gelmek | Bir eylem, bir iş birisinin beceremeyeceği, üstesinden gelemeyeceği nitelikte olmak | deyim |
büyük kardeş | Eroin | deyim |
büyük oynamak | büyük risk ve beklentilerle bir işe girişmek | |
büyük resim | Bir konuya, olaya ait ayrıntıların oluşturduğu bütün; büyük fotoğraf | |
büyük şef | LSD, lizerjik asit dietilamid | deyim |
büyükbaş | Makam mevki sahibi kimse – | |
büyükçe | Oldukça önemli – | |
büyüklük | Büyüklere yaraşır bağışlayıcı davranış | |
büyülemek | Çekiciliği ile etkisi altına almak, birini kendine bağlamak, teshir etmek – | |
büyültmek | Bir nesneyi veya durumu olduğundan daha önemli, büyük göstermek | |
büyülü | Bir şeyin insan üzerinde bıraktığı, onu şiddetle hükmü altına alacak kadar kuvvetli, karşı konulamaz derecede etkileyici; sihirli, efsunkâr – | |
büyümek | Önem ve değer kazanmak | |
büyürek | Biraz büyük | |
büyütmek | Olduğundan fazla görmek veya göstermek – | |
büzük | Anüs, makat | isim |
büzükdeş | Yakın arkadaş, yoldaş | isim |
cacık | mastürbasyon |