İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
turist | hapishaneye kısa bir süre için girmiş kimse | isim |
turist gelmek | hapishaneye kısa bir süre hapis yatmak üzere girmek | deyim |
turna | aldığı malın bozuk, hileli olduğunu anlayıp malı geri getiren müşteri | isim |
turna olmak | (oyunda, kumarda) tümüyle kaybetmek, sıfırlanmak, batmak | deyim |
turnike | (Birkaç erkek) Bir kadınla sıraya girerek cinsel ilişkide bulunma | isim |
turp sıkmak | ||
turşu | sarhoş, çok sarhoş kimse | isim |
tuş olmak | yenilmek | |
tuşa getirmek | yenmek, mağlup etmek | |
tut kelin perçeminden | çözümü güçlük gösteren bir durum karşısında söylenen bir söz | |
tutamak | Tutunacak, dayanacak, güvenecek şey | |
tutarak | sara | |
tutarga | sara | |
tutmaç | Dört köşe kesilmiş küçük hamur parçalarından yapılan yoğurtlu çorba | |
tutmak | (içki, uyuşturucu madde vb.) kullananın ulaşmak istediği etkiyi sağlamak, çakırkeyif hale getirmek, esritmek | fiil |
tutsak | Bir şeye veya bir kimseye çok bağlı, kendisini bir şeyin etkisinden kurtaramayan kimse – | |
tutsak olmak | bir kimseye veya bir şeye bağlanıp ondan kendisini alamamak | |
tutuk | Durgun, çekingen, sıkılgan olan – | |
tutunmak | Dayanmak, güvenmek | |
tuturuk | Ateş tutuşturacak çalı, çırpı, yonga vb. şeyler – | |
tutuşmak | Alev almış olmak, yanmaya başlamak; alışmak | |
tutuz | tutma | isim |
tutuz yapmak | ilişkide bulunulan erkeğin cinsel organını elle uyarmak | fiil |
tutuzcu | ilişkide bulunduğu erkeğin cinsel organını eliyle uyaran, bu edimden hoşlanan kimse | isim |
tutuzlamak | (bir kimse, bir şey) etkili olmak, hoşa giden bir etki yapmak | fiiltutuz yapmak |
tuz | eroin | isim |
tuzağa düşmek | birileri tarafından hazırlanan kötü bir duruma uğramak, oyuna gelmek – | |
tuzak | Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen; ağ, komplo – | |
tuzak (veya tuzağı) kurmak | birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için düzen hazırlamak, komplo kurmak – | |
tuzla | Davarlara kırda tuz verilen düz, taşlık ve kayalık yerler | |
tuzlak | Otları tuzlu olan veya ot bitmeyen, çorak, verimsiz (yer); tuzla | |
tuzlamak | Keçilerin yalayarak tuz ihtiyacını karşılaması için kayaların üzerine tuz serpmek | |
tuzlu | Çok pahalı | |
tuzlu kauçuk | beyaz peynir | deyim |
tuzluca | Biraz pahalı olan – | |
tuzluk | Otlayan hayvanların tuz gereksinimini karşılamak üzere, öğütülmüş kaya tuzlarının yağmurdan korunmasını ve hayvanların rahatça yararlanmasını sağlayan üstü kapalı yer | |
tuzsuz | Tatsız şakalar yapan (kimse) | |
tuzu kuru | Bir işten zarar görmeyen, kazancı yolunda olan (kimse) – | |
tüccar | eski. "karagözcü argosunda çengi karakterine verilen ad." (uğur göktaş, karagöz terimleri sözlüğü) | isim |
tüketmek | Güçsüzleştirmek, bezdirmek | |
tükürdüğünü yalamak | verdiği sözden benliğini küçülterek geri dönmek – | |
tükürükçü | bir tür yankesici: birisinin üzerine yanlışlıkla tükürmüş gibi yapar; tükürük lekesini temizleme bahanesiyle, o kişinin parasını ya da değerli eşyasını el çabukluğuyla çalar | |
tükürükçülük | tükürükçü'nün edimi, işi | |
tünek | Geceleyecek, yatacak yer, ev – | isim |
tünel geçmek | dalgın olmak, etrafla ilgilenmemek | |
tünemek | Geceyi bir yerde geçirmek | |
türk | ||
tütsü | içki | |
tütsülemek | Sarhoş etmek – | |
tütsülenmek | Uyuşturucu madde veya alkolle iyice sarhoş olmak |