Çevrim İçi Türkçe Argo Sözlüğü
parlatmak
fiil
- İçki içmek – Muzaffer İzgü
"Piyaz, köfte, yarım şişeyi parlatayım, dedim."
- Güzel, etkili, alışılmamış söz söylemek
- İçki içmek, kafayı çekmek
"Kavuklu- Bir teke kalsa iyi! Beni kırmasın diye bir tane parlattı."(Ortaoyunu, Kır-gınlar-Karagöz Oyunu).
"Bereket versin ki soyunmadık!.. Birkaç tane daha parlattık parlatmadık, sokak tarafından kuvvetlice bir öksürük geldi..."(Ahmet Rasim, Fuhş-i Atik).
"Şeyh şişeyi açtı. Birer tane parlattık."(Fikret Adil, Asmalımescit 74).
"Önce birer ikişer kadeh parlatıp sıcak sıcak yapmış olduğum patates köftesine yumulduktan sonra birer sigara yaktık."(Süavi Süalp, Akademik Tartışma).
- Güzel, etkili, alışılmamış söz söylemek; parlak konuşmak
"Görüyorsunuz ya... Ben de ıstılah parlatmaya yelteniyordum!.."](Ahmet Rasim, Fuhş-i Atik)."
- Ersuyu fışkırmak; orgazma ulaşma anında, ersuyunun boşalmasını serbest bırakmak
- (Esrarın sarılacağı sigarayı, sigara kâğıdını) Açmak, açılmasına yol açmak